Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

10 Kasım 1938...
10 Kasım 1938... Kimilerine göre bir yas, bazı kimilerine göre oyunlarını başlattığı bir başlangıçtır!. Her iki düşünce şunu da bilmeli; içimizde büyük ve derin üzüntü ırmakları aksa da, biz, Ulu Önder’in etten olan kısmıyla değil, acuna kazandıklarının ve Ülkü’sünün peşinden giden, her saniyede koskoca bir düşünce, derin bir felsefe ve bitmez bir amaç ile gelişiyor ve yetişiyoruz. Çünkü; bizler, bilgi ve bilinçten kaynaklanan bir varoluşu, inancı ve yaşam özünü ilke ediniyoruz. Yalan ve yanlışı kabul etmeyen inadımız kadar, gerçek karşısında, tüm değerlerimizi güncelleyecek kadar kendimize, karşımızdakine, Ulusumuza, Yurdumuza ve Acuna karşı saygı ve sevgisi olan özgüveni yüksek kişileriz. Ölmekten değil, başaramamaktan korkarız, kırılmaktan değil, anlatamamanın verdiği çaresizlikten üzülürüz. Neden mi; “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” özdeyişiyle YOL GÖSTEREN, “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!” özdeyişiyle ÖLÜMSÜZLÜĞÜ işaret eden, “Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü güçlükler önünde, belki amaçlara tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.” özdeyişiyle, yaşam ilkesini ÇAĞIN İÇİNDE VE İLERİSİNDE olgunlaştırmayı ilke edinmiş, Türk Yurttaşıyım. Zorluklar karşısında sarsılabiliriz ama, çözüme dair içimizde beslediğimiz umut, usumuza kıvılcım verir. Zorluklar karşında bir bir MUSTAFA KEMAL oluruz, çağı yakalamak ve çağın ilerisine varmak için ATATÜRK oluruz. Kendimizi kaybetme noktasına getirildiğimizde; “Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişini anımsayarak, bir bütün olmasını biliriz... İşte benim için 10 Kasım’lar budur. İnama iye olmak ve geleceğe umutla bakmaktır. Çünkü, yüzyıllarca unuttuğumuz biz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’le Türkiye olmuştur, Cumhuriyet olmuştur. Us ve duyunçla kalın, esenlikler ve saygılar... Akan ŞAHİN 09 KASIM 2018 Mardin/Midyat/Yayvantepe
··
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.