Geç vaktiydi akşamın , biriydi mayısın Akşamıydı mayısın, zamanıydı aşkın
Aşkı davet eden kumru
Çamlıkların uzandığı yerde, mis kokulu
Zayıf bataklıklar sevdayı mırıldanır
Aşkın vay haline, çiçekli ağaçların söylediği yalanlar
Bülbüllerin şakıdığı içinde gül dolu aşklar
Gül, tatlı bir sitemle verdi nazlı nefesini
Gölgeli çalılıkların içinde durgun nehire
Belirsizce yankılandı, gizli sızısı
Nehrin kıyıları kucakladı saklı acısı
Bir sevgilinin gözyaşları kadar ateşli
Başka dünyaların, eskiden kalma güneşleri
Merak edildi, gökyüzünün mavi şeridiyle
Yükseldi sanki dünyalar gökyüzüne
Ebedi sevginin mabedinin içine
Yaktı tutkusunu kendinden uzaklarda
Kıvılcımlar azalıp sönene kadar
Birleşip tek parça oldu bu avare âşıklar
Dolunayın sevimli yüzü
Öylesine solgun ışık, öylesine ışıklı solgunluk
Aşkını arayan sevgili misali
Ateşlenir, kızarıp belirginleşir yanaklarının pembesi
Çünkü görmüştü onun ıslak yüzünü
Ve o sevgi öldürüyordu kendisini
Parıldıyordu uzakta beyaz evlerin görüntüsü
Ve beraber çizildi, daha yakın en yakın
Kucaklarcasına, daha aşağıya en aşağıya
Rahmine aktı ardından gün batımı
Tek parça oldular nihayet alacakaranlıkta
Birbirleriyle birleşti ağaçlar
Kasvetini fırlattı dağların ardına
Huş ağacı çama ve çam ağacı huş ağacına meyilli burada
Ve dalga peşinde dalga
Üzerinden geçtiği nehir sevgi ile taştı
Evet, artık her varlık için aşk zamanı
KAREL HYNEK MACHA