Gönderi

Erkekle kadın, cennette, doğayla ve birbirleriyle tam bir uyum içinde yaşamaktadırlar. Huzur içindedirler, çalışma zorunluluğu yoktur; seçenek yoktur, özgürlük de, düşünme de yoktur. İnsanın "iyilik ve kötülük bilgisi ağacı"nın meyvesini yemesi yasaklanmıştır. Tanrı'nın buyruğuna karşı bir edimde bulunur, onu aşmaksızın parçası olduğu doğayla olan uyumunu bozar. Yetkeyi temsil eden Kilise açısından bu aslında günahtır. Ama insan açısından, bu, insanoğlunun özgürlüğünün başlangıcıdır. Tanrı'nın buyruklarına karşı hareket etmek, kendini baskıdan kurtarmak, insan-öncesi yaşamın bilinçsiz var oluşundan sıyrılıp insan düzeyine çıkmaktır. Yetkenin buyruğuna karşı davranışta bulunmak, bir günah işlemek, insan açısından olumlu yönüyle, ilk özgürlük hareketi, yani, ilk insansal harekettir. Söylencede günah, bilgi ağacından meyve yemek şeklinde yansımaktadır. Bir özgürlük edimi olarak karşı gelme ise usun başlangıcıdır. Söylencede, ilk özgürlük ediminin diğer sonuçlarından da söz edilmektedir. İnsanla doğa arasında başlangıçta var olan özgün uyum bozulmuştur. Tanrı kadınla erkek arasında ve doğayla da insan arasında savaş ilan etmiştir. İnsan doğadan ayrılmış, bir "birey" haline gelmekle insan olma yolunda ilk adım atılmıştır. İnsan, ilk özgürlük edimini gerçekleştirmiştir (bu suçu işlemiştir). Söylencede, bu edimin sonucu olan acı vurgulanmaktadır. Doğayı aşmak, doğadan ve bir başka insandan yabancılaşmak, insanı çırılçıplak, utançlı hale getirmiştir. Yalnız ve özgür, ama güçsüz ve korkuludur. Yeni kazanılmış özgürlük, bir lanet olarak görülür; tatlı cennet bağlarını çözme özgürlüğünü elde etmiştir, ama kendini yönetme, kendi bireyselliğini gerçekleştirme özgürlüğüne sahip değildir.
·
61 görüntüleme
Güli okurunun profil resmi
"Yalniz ve özgür ama güçsüz ve korkulu" güzel tanımlama
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.