Gönderi

Evet, genç ve yeni gelişmekte olan bir ruha sahip olmakta sınırsız büyüklükte bir haz vardır! Böyle bir ruh, en güzel kokularını güneşin ilk ışınlarıyla karşılaştığında salan bir çiçek bir gibidir. O anda koparmak gerekir o çiçeği ve kokusunu ciğerlerine doyasıya çektikten sonra yolda bir kenara atmak... Nasıl olsa biri alır onu oradan! Karşısına çıkan her şeyi yutan bu doymak bilmez açlığın içimde var olduğunu hissediyorum. İnsanların acılarına ve sevinçlerine ruhsal gücümü besleyen bir besin gibi yalnızca kendi açımdan bakıyorum. Tutkularımın etkisiyle çılgınca şeyler yapamıyorum artık. Toplumda saygın bir yer edinme tutkumu yaşam koşulları yok etti, ama sonra bu duygum başka bir biçimde çıktı ortaya. Çünkü toplumda saygın yer edinme tutkusu iktidar tutkusundan başka bir şey değildir. En çok da çevremdeki insanlar üzerinde egemenlik duymaktan haz duyuyorum; beni sevmelerinden, bana sadık olmalarından, benden korkmalarını sağlamaktan. En büyük iktidar bunlar değil midir? Buna geçerli hiçbir hakkımız yokken birinin acısının veya sevincinin nedeni olmak... Gururumuzun en tatlı besini bu değil midir? Peki mutluluk nedir? Doymuş bir gururdur mutluluk. Kendimi dünyada herkesten daha iyi, daha güçlü saysaydım mutlu olurdum. Herkes sevseydi beni, içimde bitmek tükenmek bilmez sevgi kaynakları olsaydı... Kötülük doğuruyor bu. İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize. Kötülük düşüncesi, onu gerçekleştirmeyi istemezse, yer etmez insanın kafasında. "Düşünce organik bir oluşumdur," demiş adamın biri: Doğuştan biçimlenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok düşünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır. Bu yüzdendir ki, hareketsiz ve sakin bir yaşam süren güçlü yapılı, sağlıklı bir insanın sonunda beyin kanamasından ölmesi gibi, memur masasına bağlı bir dahi de sonunda ya ölmek ya da aklını yitirmek zorundadır. Tutkular, gelişmeye başlamış düşüncelerden başka bir şey değildir. Kalbin gençliğinin bir parçasıdır ve ömür boyu onlarla heyecanlanmayı umanlar aptaldırlar. Çoğu sakin nehir başlangıçta coşkundur, çağlayanlardan atlar, ama denize yaklaştığında hiçbiri kayaların üzerinden aşmaz, köpürerek akmaz. Ama onların bu sakinliği genelde büyük ama saklı bir gücün işaretidir. Duyguların ve düşüncelerin doymuşluğu, derinliği de çılgınca atılımlara izin vermez. Ruh acı çekerken, haz duyarken inceden inceye yorumunu yapar her şeyin ve bunun böyle olması gerektiği sonucuna varır. Fırtınalar olmasa, sürekli güneşin onu kupkuru yapacağını bilir ruh. Kendi yaşamının derinlerine iner, sevilen bir bebek gibi okşar kendini veya cezalandırır. Ancak bu yüksek bilinç düzeyinde Tanrı'nın adaletinin bilincine varabilir insan.
Sayfa 160 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
44 views
Emirhan okurunun profil resmi
Bazı içimde sakladığım bazı da çoktan eyleme döktüğüm fikirleri kaleme almış Lermontov, genelde bizim gibiler onlara lazım olduğumuz için sevilirler Peçorin. Çünkü insanlar, gerçeklere karşı genelde her ne kadar büyük bir direnç gösterseler de, veya kabul etmek istemiyorlarmış, hatta bunları umursamıyor ve düşünmüyormuş gibi gözükseler de, bir gün o gerçeklere sığınmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar ve bu yüzden de bizim gibi sadece gerçeklere odaklı yaşayan insanları yanlarında bir rehber kitap olarak görüyorlar. Onların algılamak istediği biçimde bu gayet de mutualist bir ilişki, lakin bizim gibiler açısından bu ilişki kalabalık bir yer sofrasındaki menemenin, ekmeklere olan kıt algısından farksız. Hal böyleyken bizim gibilerin mutlu olması için ellerinden gelen tek şey senin de yaptığın gibi, ya o zekayı ve birikimi bencil bir yaşantıyla, insanları tüketerek haz peşinde koşturmak ya da olduğu gibi bir kenara bırakmak. Kaldı ki, bu ikisinin de verdiği anlık mutluluklar haricinde, genel anlamda bir mutluluk getirmeyeceği aşikar, çünkü bilincini kullanmayan bir insan pişmanlık yaşamaya gebedir ve pişmanlık ne yazık ki pek sabırlı ve avlanmak için en uygun zamanı bekleyen sinsi bir duygudur. Romanın bitişinde bu son bahsettiğim şeyin vurgulanacağını düşünüyorum. Bakalım.
Emirhan okurunun profil resmi
Ve evet, Peçorin gerçekten benim seneler önceki halimle, şu anki halimin hem düşünsel hem de hatırsal harmanlanması. Raskolnikov'dan sonra ilk defa bu kadar içinde hissediyorum bir karakterin. Teşekkürler Lermontov.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.