Gönderi

104 syf.
·
Not rated
DİPÇE : Norveçli yazar Jon Fosse, “söylenemeyenlere ses verdiği yenilikçi tiyatro oyunları ve metinleri” için 2023 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Sabahtan Akşama da böyle bir novella. Kısa ya da uzun olmasına bakmaksızın yaşamın ritmi dışında, doğumun ve ölümün içimizde sadece bir ses olarak yaşadığını ve tüm manzaraların bu sesle görüntü kazandığını anlatıyor. Oldukça yalın bir dili var Fosse'nin.Bu eserdeki karakterleri de öyle. Sıradan bir balıkçı ailesi. Babadan oğula geçen, geçmesi gereken bir mesleğin doğallığı. Denizin her gün kendine bahşettiği rızık kadar Tanrıyla bağı biçimlenen insanlar. Fakat konu bambaşka. Fosse güçlü bir şey yapıyor. Doğum anı ile ölüm anı arasındaki süreyi sabahtan akşama yakınlığında eritiyor ve bu yalın hikayeyi mistik bir havayla çerçeveliyor. Bu kitap doğumun aa, ıııı, gibi ıkınma ve çığlık seslerine, o muazzam yaşamsal seslere, kimsenin duyamadığı muazzam bir ölüm sesi ekliyor. Yaşam ve ölümün eşzamanlı deneyimlerinde her ikisine özellikle ölüme dair sözcüklerin nicel ölçümü sınırlıyken devasa bir ölüm manzarası ortaya çıkarıyor. Hep tekrar ettiği gibi ağırlık ve hafiflik, daha dün ağırlığı olan her şeyin hafiflemesi üzerine yaşamın (canlılığın), ölümün karanlığında dönüşümü üzerine temel sorular oluşturuyor. İlk bölümden itibaren doğumda ve ölümde ortak etken olarak da teslimiyet beliriyor. Kitap mecazlarla yüklü. Özellikle tezatlık ilgisi kurarak önermeler ve temel sorular üzerinden ilerliyor yazar. Karanlık ve ışık; sıcak ve soğukluk ilgisi yaşam ve ölüm adına sembolik ögeler kullanıyor. Ve İsa'nın tekne gezintilerine de bolca gönderme yaptığı su metaforu dikkat çekiyor. Doğum anındaki su ile balıkçının yaşam alanı deniz arasında, yaşamın ölüme aktığını ve belki kavuşma anını manzaralaştırıyor. Kitabın sonuna kadar seküler bir eğilim göze çarpıyor ve sanki yazar tercihini bu yönde kullanıyor diye düşünüyorum. Fakat sona doğru Johannas'ın sevgi ve ışıkla bütünleşmesi sorgulama alanını yeniden değiştiriyor. Yine ikinci bölümde Johannas'ı götürmek için yakın arkadaşı Peter geliyor. İsa ve arkadaşlarına yine bir gönderme söz konusu.Dostluğa belki de. Başka bir sorgulama alanı daha açılıyor okura: Ölüme gitme anı yıllardır düşündüğüm ve göğüs kafesimi daraltan hislerden biridir.Ölüme giderken sevdiklerimiz, biz neredeyiz ve onların elinden tutan kim? Johannes'in kızına kendini gösterme çabası da unutulmaz bir sahne olarak görselleşiyor. Gündelik yaşamın son demde yeniden ve farklı bir anlam kazanması kitabın yükseldiği yerlerden biri. Her şeyin bittiği bir anda geride kalanların anlam ve öneminin zarif bir sorgulaması yapılıyor. Evet her şey çok zarif geldi bana. Sıradanlığın, yükten ve gösterişten uzaklaşmışlığının verdiği bir güzellik ve gizemi var. Fosse de böyle bir dil kullanıyor ayrıca. Tüm sorgulamaları da doğum ve ölüm gerçeği gibi sade ve karmaşıksız soruyor. Ne var ki cevaplar bu kadar yalın olamıyor. Fosse'nin kahramanları Tanrı'yı sorgularken bir yandan da mistik havayı korumaya çalışıyor yazar. Belki birçoğumuzun yaptığı gibi. İnanç, umut, ölüm ve yokluk adına... Kesinlikle okura alan yaratan bir kitap. Bu yalın anlatımlı kısa kitaptan çok fazla etkilendiğimi söylemeliyim. Grup okumamızdı. Yeniden teşekkürler canım dostlar
Sabahtan Akşama
Sabahtan AkşamaJon Fosse · Monokl Yayınları · 2016597 okunma
··
892 views
Elizabeth Harmon okurunun profil resmi
Nobelli bir yazarı daha listemize ekledik🧿💐💕📚
Klasik Sever okurunun profil resmi
Canım
Gncokuyor
Gncokuyor
ne güzel bir inceleme olmuş kalemine sağlık🥰 ayaküstü üzerinde konuştuğumuz noktaları kelimelere dökerken ki naifliğin de cabası 🌼🧡 keyifli nice okumalara 🤗
Gncokuyor okurunun profil resmi
Klasik Sever
Klasik Sever
birlikte tüm okumalar güzel💞☕️
Rîndkeş okurunun profil resmi
Yeni bitirdiğim bir kitap oldu, incelemeniz de kitap gibi güzel olmuş 🌺
Gncokuyor okurunun profil resmi
Rîndkeş
Rîndkeş
teşekkür ederim ☕️
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.