Gönderi

Nereden Geliyoruz? Biz neyiz? Nereye Gidiyoruz? En sağda; hayatın başlangıcını temsil eden bebek, bir kaya parçasının üstünde uyuyor. Nereden geliyoruz? Ortadaki farklı yaş gruplarından insanlar gündelik işlerini görüyor. Biz neyiz? Ve sol tarafta düşünceler içinde oturmuş yaşlı kadın kendi ölümünü tahayyül ediyor. Nereye gidiyoruz? Bu soruların yorumu, bu geceki konumuz değil. Bu gecenin sorusu şu: Herhangi bir şeye inanmaya neden bu kadar yatkınız? İlkel atalarımızın iskeletleri milyonlarca yıl boyunca dört ayağı üstünde yürüyen ve görece küçük kafası olan bir canlıdan evrilmiştir. İki ayak üstünde yürümenin bazı dezavantajları da olmuştur. Dik bir pozisyona geçmek büyük bir zorluktu. Dik bir duruş daha dar kalçalar demekti ve bu da doğum kanalını daraltıyordu, üstelik aynı anda bebeklerin de beyni giderek büyüyordu. Doğumda ölüm, dişi insanlar için ciddi bir sorun haline geldi. Bebeklerin kafası ve beyni daha küçük olduğundan, erken doğum yapan kadınlar daha çok hayatta kaldılar ve doğal seçilim bu şekilde erken doğumlara hayatta kalma şansı verdi. Elbette böylelikle diğer hayvanlara kıyasla insanlar, pek çok hayati öneme sahip sistemleri henüz tam olarak gelişmemişken erken doğar hale geldiler. Bir tay doğumundan kısa süre sonra yürüyebilir, bir yavru kedi birkaç haftalıkken annesi yiyecek arayışı sırasında onu yalnız bırakabilir. İnsan bebekleriyse yıllar boyunca yardım, bakım, koruma ve eğitim için büyüklere muhtaçtır. Peki bu, sosyal bağları nasıl etkiledi? Bir çocuk büyütmek, ailenin diğer üyelerinden ve komşulardan sürekli yardım almayı gerektirir, bu yüzden bir insanı büyütmek için bütün kabileye ihtiyaç vardır. Evrim böylelikle, güçlü sosyal bağlar kurabilenleri desteklemiştir. İnsanlar anne karnından bir ocaktan çıkan erimiş bir cam gibi çıkarlar ve şaşırtıcı oranda şekillendirilebilirler. İşte bu yüzden bugün hepimiz, bir aileye, bir dine, bir siyasi sisteme, bir ülkeye, ahlaka, barışa ya da savaşa inanmaya meyilli bir şekilde eğitilebiliyoruz. Tam olarak gelişmeyen hayati organlar sebebiyle, bir arada hayatta kalabilmek için tüm bu toplumsal sözleşmelere bağlı kalmak zorunda hissediyoruz kendimizi. * Dan Brown * Harari
·
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.