Gönderi

KALBİN iyi ve kötü amelleri vardır. Çünkü insan, kalbine bazen erdemleri, bazen isyanları yükler. Söz konusu ameller insanlık hallerinin hepsini kuşatır ve kişi bir noktadan sonra yalnızca kalpten ibaret olduğunun bilincine erer. Sinir sistemine tesir eden heyecan, utanma, korku gibi biyolojik durumlardan tutun da sevgi ve merhamet gibi ulvi duygulara varasıya kadar inşam kuşatan soyut duyguların tamamı kalbin içinde şekillenir, hayat bulur ve bedeni etkiler. Eskiler bu tür hallerin neler olduğuna dair listeler oluşturup risaleler yazmış, bilgelik lu-gatçeleri çıkarmışlar ve "Kitâbü'l-Hakâyık" başlığıyla kitaplar telif etmişlerdir. Öte yandan aynı tarzda âriflerin lugatçesi adıyla listeler hazırlayıp her bir başlığı izah edenler de vardır. Söz gelimi ârifler için sahiplenilmesi gereken kavramlar şöyle sıralanır: "Akıl, iman, marifet, ilim, hikmet, yakîn, tevfik, ismet, korku, umut, doğruluk, ihlas, sabır, şükür, tâzim, muhabbet, iştiyak, ürperme, uyanış, tövbe, istidad, emanet, takva, utanma, tevâzu, nasihat, huşû, kanaat, tevekkül, rıza, ahde vefa, sadır genişliği, feraset, güzel ahlâk, adalet, rahmet, irade, istikamet, sükût, fikret, ihtimam, ihtimal, itaat, muhasebe, riyazet, cömertlik, zikir, teslim, hidayet, hüsnüzan, dua, farz, sünnet, vicdan..." (Ebû Said Harraz, Kalplerin Makamları, s. 117). Kalbe ait veya kalpte olup biten, tecelli bulan bu kavramları dinî skaladan çıkarıp beşerî veya toplumsal kavramlarla yeniden oluşturmak, ilâveler, eksiltmeler yapmak mümkündür. Bize göre bunlar sevgi ve dereceleri, aşkın halleri, günah, küfür, tövbe, sevap, nefret, korku ve umut, adalet ve zulüm, ıstırap ve hüzün, sır, kin, kibir, ihtiras, dua, korku, gayret, güven, önyargı, hoşgörü, empati, sûizan, kuşku, dürüstlük, sadakat, haset, gurur, riya, evham, vesvese, şüphe, vefa, merhamet, hayâ, kararsızlık, fitne, şükür, sabır, kanaat, sadakat, ihanet, uzun emel vs. olarak uzayıp gider. Bilmem farkında mısınız, bizi biz yapan bütün bu eylem ve hallerin hepsi kalpte tecelli ediyor. Kalbin önemi! Bütün bu kavramlar karşısında kalbin olumlu duruşu insanı olumlu, olumsuz duruşu da insanı olumsuz kılar. Açık bir gerçek vardır ki kalbin olumsuz amellerinden bazılan (ululanmak, gurur, yükselme hırsı, sahip olma şehveti vb.) inşam masum yerinden yakalayıp felâkete sürükler, diğer bazdanysa (aldatmak, hile, haset vb.) şeytanın içimize ektiği tohumlarla yeşerir. Bir kısmı (gazap, zulüm, hırs vb.) bizi vahşüeştirir, bir kısmı (pintilik, korkaklık, fuhuş vb.) hayvanlaştırır. Büyükleri (küfür, şirk vb.) ve küçükleri (önyargı, kararsızlık vb.) vardır. Kişiye düşen kalbindeki olumsuz eylemleri azaltıp olumlu eylemleri (şükür, sevgi, empati, adalet, vefa, tevazu vb.) çoğaltmaktır.
·
1 plus 1
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.