Gönderi

72 syf.
6/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
Bir el oynayalım mı?
Beklediğimden daha iyi olması beni şaşırttı. Yıllardır bana tavsiye edilmesine rağmen okumamıştım. Okumamamın sebebi ise bir çeşit travma. Bu kitap incelemesine bu hatıramı eklemek isterim. İlk öğretim zamanlarımda herkesin katılması gereken kulüpler olurdu. Resim, satranç, proje tasarım, müzik gibi bir çok kulüp vardı. Ben ise öğretmenimin tavsiyesi ile satranç kulübüne yazılmıştım. Çok hızlı bir şekilde öğrenip satranç hocamı sadece 1 hafta içinde yenmeyi başarmıştım. Hocamız beni ne kadar istese de yenmeyi başaramamıştı ve buna çok seviniyordu. Çok hızlı bir şekilde benim yetenekli olduğumu okul müdürümüze iletti ve beni okullar arası yapılan satranç turnuvası için önerdiler. Bu turnuvada birinci oldum. Daha sonra izmir içinde tüm okulların katıldığı bir başka turnuva gerçekleşti. Orada da izmir birincisi olmuştum. İlk öğretim 6. Sınıf olduğumu hatırlıyorum. (Aslında orta öğretim diyorlar artık ona. Bizim zamanımızda ilk 8 sınıfa ilk öğretim derlerdi.) Her şey mükemmel ilerliyordu. Ta ki saçma sapan bir ödülü bana verdikleri zamana kadar. Müdür beni çağırdı, odasına gittim. Bana çarşamba günü ödül töreni olacak, resim alanında müzik spor alanında ödüller verilecek bir de senin için turnuvada kazandığın ödülü vereceğiz. O yüzden babana haber ver gelsin babalar eşliğinde verilecek ödüller dedi. Bende sadece tamam diyebildim ama aslında babam yoktu. Babamla annemin ayrı olduğunu ve babama yıllardır ulaşamadığımızı kimse bilmiyordu. O zamanlar babam yok demeye çok utanırdım. Eve gittiğimde anneme durumu anlattım. Oğlum ben ayağımdan engelliyim oralara çıkamam dedi. Anneanneme söyledim ben anlamam o işlerden dedi geçiştirdi. Başka da kimsem yoktu. Anneme babamı aramasını söyledim. Zar zor da olsa ulaşmış ama babam beni rahatsız etmeyin demiş ve kapatmış telefonu annemin yüzüne. Ödül günü geldiğinde müdür herkesi sırayla çağırmaya başladı. Sıra bana yaklaştığında o kadar çok korkmuştum ki hayatımda bir daha beni o kadar çok korkutan hiç bir şey olmamıştır. Adım okunduğunda kürsü benzeri bir yere çıktım. Müdür bana döndü ve "Baban nerede?" diye sordu. Bir şey diyemedim sessizce yüzüne baktım. O an, o kadar kuvvetli bir tokat yedim ki yere çok hızlı bir şekilde savruldum. Galiba 1 2 saniyeliğine bilincimi kaybetmiştim çünkü ne zaman yere düştüğümü bile anlayamadım. Müdürümüz çok yapılı 1.95 boylarında ben ise aşırı zayıf 40 45 kilo falandım. Dudağım patlamıştı ve eve gittiğimde burnumun çok fazla kanadığını hatırlıyorum. Belki burun kanaması stres ve üzüntüdendi. O tokadı yediğimde okuldaki tüm öğrenciler sırada hazır olda bekliyordu; tüm arkadaşlarım öğretmenlerim herkes. Kendimi tutuyordum ama yine de ağlıyordum. Ağlarken göz yaşlarınızı tutmak istersiniz ve olmaz ya onun gibi bir şey. Sınıf öğretmenimiz geldi yanımıza, yanlış hatırlamıyorsam müdüre babası yok onun dedi, belki başka şekilde söyledi hatırlamıyorum. Müdür de niye söylemiyor o zaman hak etti, gibi bir şey söyledi. Bende sessizce kalktım ve sırama döndüm. Ödülü ise bir hafta sonra müdür odasına çağırıp bana vermek istedi sizin olsun benim ihtiyacım yok demiştim. O da umursamaz bir tavırla sen bilirsin diyip yanındaki çöpe attı geçti. O zamanlar 11 yaşındaydım sanırım. 15 yıl önceydi. O tokattan sonra elimi bir kaç kez satranç taşlarına uzatmaya çalışsamda başaramadım. Satranç kelimesi geçen her şeyden de uzak durdum bu kitap gibi. Kitabı okurken içinde nazi döneminde sorguya çekilen doktor b'nin travmasına tanıklık edeceksiniz. O kısımlar beni çokca geçmişe götürdü. Kitaba dönecek olursam, o kadar akıcı sade ve anlaşılırdı ki, yazara ciddi anlamda sadece 70 sayfada bu kitabı bitirmesine çok kızdım. Aslen kitap bir gemide satranç dünya şampiyonu ile karşılaşıp onunla tanışmak isteyen bir adamın çabasını ele alıyor. Onunla bir maç yapma fırsatını yakalıyor adam ve o sırada doktor b yanlarından geçerken yardımcı oluyor buna. O sayede berabere kalabiliyorlar. O kadar güzel anlatım yapılmış ki bir roman olmalıydı. Aynı zamanda büyük bir yeteneği daha iyi bir hikayede deneyimlemek isterdim. Yazar sanki yeteneğini harcamış gibi geldi bana. Travmaların bir yönünü satranç üzerinden anlatmış. Bence daha derinlikli ve uzun bir hikaye olsaydı okuduğum en iyi kitap bile olabilirdi.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'in 40 adet kitabı var sanırım yarısını okuma hedefim var bakalım diğer kitapları nasılmış. Tavsiye ederim, güzel kitaptı.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Mavi Çatı Yayınları · 2019239.7k okunma
·
620 views
Nuray okurunun profil resmi
Bu hikayenin gerçek olmamasını çok isterdim. Sizi o küçük başarılı çocuğu tebrik ederim.
TARIK ATASOY okurunun profil resmi
Teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.