Gönderi

608 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Çiviadam... Nerdesin? Kimsin? Nesin? Doğan Kitap'tan çıkmış bu güzel eser yine bizleri kendine hayran bıraktı. Efendim, neymiş reklammış. Reklam değil. Böyle bir kaliteli bir yazarın hakkından ancak bu yayınevi gelir.Fiyatı çok ama. Öyle deme efendi! Hele bir oku. Hele bir kafayı ye, kitap seni esir alsın, ondan sonra konuş be adam! Tankut Gökçe. Evet. İyi bir yazarı iyi bir çevirmen yönetirmiş. Beni duyuyorsan seni sevdim be adamım. Güzel, zahmetli, kaliteli bir çeviri. Zaten bu adam (Jean) ne zaman bir eser yazsa, hemen Tankut'çuğum şu Fransız ecnebisinin eserini çevirir misin diye konuşmalar geçiyor ofiste. Biliyorum... Tamam yeter artık bu kadar reklam. Sadede gelin... Peki. Ama küçük bir şey söyleyim: Böyle güzel Fransızca argo kelime ve değişik türde atasözlerini çok az yayınevi becerir ha! Kocattın beni be Çiviadam. Nickimi bile senin lakabını yazdım. Çünkü seni kimse bulamıyor. Polis, asker, doktorlar, kimyagerler, adli tıp uzmanları ve ben ve biz kimse ama kimse... Lontano'dan beri süregelen bu kovalamaca hep başka kapıların açılmasına neden oluyor. Baba Morvan ve oğlu Erwan Afrika'nın pis kokulu doğasından çıkmış, sadist, büyücü, deli, adına ne derseniz deyin bir katilin peşinde iz sürerler. Lontano adlı eserde Erwan Başkomiser, babasının isteği üzerine askeri bir üste, esrarengiz bir cinayeti çözmenin peşindedir. Fakat bu olay bir zincirlemeye dönüşür. Çünkü yıllar önce babası aynı katili Lontano'da yakalamıştır. Ve bu zincir halkasının her ucu Çiviadam'a çıkar. Erwan bütün araştırmalar sonucunda bir türlü neticeye ulaşamaz. Her pisliğin altında da babası çıkar tabii. Babası oğluna bu işin peşini bırakmasını söyler. Ama Erwan ailesinin rahata ermesi, huzura kavuşması için bu olayın izini süreceğine yemin eder. Bu cümleleri, Lontano'nun devamı Kongoya Ağıt'ın bir girişgahı, bir hatırlatması adına yazdım. Şimdi ise sırada Çiviadamın geçmişine yolculuk yapılacak. Erwan, Çiviadam'ın kurbanlarından biri olan Catherine Fontano'nun aslında başka biri tarafından öldürüldüğünü ima etmiştir babasına. Her ne kadar karşı çıksada bunun çözümünü Lontano yolculuğunda görmüştür Başkomiser. Baba Morvan ise işlerinin bizzat takibi için kendiside aynı yere seyahat yapar: Kongo'ya. Baba Morvan'ın tek isteği vardır ki bu evlatlarına iyi bir servet bırakmaktır. Fakat kızı Gaelle ve Loic babalarına hep mesafelidir. Morvan'ın yaptığı kaçak işletmenin resmi yüzünü ise oğlu Loic yönetir. Mecbur babasıyla da iyi geçinmenin yollarına bakar. Zaten büyük patron (Baba) her zaman tecrübeli, kariyerli, kodamanlar ve bakanlarla sıkı bir bağı olan adam olmuştur hep. Evlatlarının da kaynama noktalarını hep bilmiştir. Morvan Kongo'ya varınca hazinesine kavuşur. Koltano ismi verdiğimiz, oyun konsolları ve elektronikte kullanılan bu maden, Beyazlar ve Siyahlar arasında hep rekabete neden olmuştur. Bu iş hep kirli ellerde gezmiştir. Mumbanza denen Afrikalı; Coltano(Morvan'ın şirketi) ' yu yönetmenin yanında, başka insanlara yaranmak adına Morvan'a kumpas kurmaktadır. Bu arada ise Erwan uzun bir yolculuğun ardından Lontano'ya ayak basar. Fakat işler umduğu gibi gitmez. Çünkü Kongo'nun bir yandan kavurucu sıcaklığı, pisliği, bir yandan da hayalet insan denilen yerlilerin acımasız tuzakları hep karşısına çıkacaktır. Erwan, Çiviadam olayının merkezine varması ile hayal kırıklığına uğrar. Olaylar yine en başına döner haliyle. Fransa'ya geri dönmek zorunda kalır. Fakat çaresiz, yorgun bir şekilde. Beraberinde ise büyük bir sır getirir! Yazarımızı tarif edecek olursam, mükemmel bir kelime hazinesi olan bir insan derim.Bütün argo, atasözü, lafı gediğine oturtacak cümleleri ustalıkla yazan bir yazar. Öyle bir cümleler var ki okurken; hakkaten yav tam da bizim Anadolu'da tabir ettiğimiz kelimeleri yazmış deniliyor. Lafını hiç çekmeyen, müstehcenliği titizlikle anlatan bir kalem. Olayları da öyle bir anlatıyor ki biz diyoruz aha katil bu derken, bize bir tokat atıyor ama ne tokat, Osmanlı. Sonra kitap bitmeye yakın tamam len buldum artık katili rahatlıyon ama eski Kurt buna fırsat verir mi? Bir aparkat daha. Nakavt. Mecburen pes ediyon. Yani bu adam insanı melettiriyor.:) Betimleme ve yazı stili Stephen King ile eşdeğer. Benzerlik açısından tabii. Ustalık açısından iki Dev'i ben kıyaslayamam.:) Affedin. Son olarak bir gerilim- macera kitabı olan eser aslında bir tarih kitabı da denilebilir. Aslında bu kitap'tan biz okuyucular çok karlı çıkıyoruz. Çünkü çok değerli ve akla hayale gelmeyecek bilgileri yazar bizlerden kıskanmıyor. Ne demiştim tarih. Çiviadam mevzusu bizlere psikoz bilimi ve bunun mensupları olan insanlara bakış açımızı, merhamet ve vicdan terazisini, deliliğin boyutlarını anlamamızı sağlıyor. Aynı zamanda unutulmuş (belki çoğu insanın dahi duymadığı-mız) bir insanlık ayıbı olan Ruanda soykırımı. 1- 2 ayda 1 milyondan (resmi) belki daha fazla insanın barbarca birbirlerini katlettiği dram. Birbirleri diyorum çünkü bunu yapan insanlar kendi ırklarından, kendi topraklarında yaşayan kabileler: Tutsi Ve Hutular. Aslında yazar burda kendi ülkesine sitemde bulunuyor. Çünkü bu soykırımın arkasında Fransa, Belçika , Ab, ve daha başka ülkeler ve en önemlisi biz kokuşmuş insanlık var. Kaldı ki bu olay daha dünün mevzusu: 1994 yılı. Belli başlı katiamları duymuşuzdur ama bunu pek azımız bilir. Çünkü Afrika kaderine terkedilmişlerin bir merkezi. Morvan'ın dediği gibi: Merhametin olmadığı bir kıta. Çoluk çocuk demeden, annelerin karnı, gözü oyularak yapılan, pala ve benzeri silahların dış güçlerce sağlandığı bir olay. Bu olayda Hutu'lar Tutsileri öldürmüşler. Önüne gelen canlıyı doğramışlar. Hatta parası olanlar KURŞUN parası vererek ( zengin olanları) acı çekmeden ölmek istemişler. Sonuçta ölüm tabii. Bir ara öldürmekten yorulan Hutular, kaçmasınlar, sonra öldürelim diye ayak tendonlarını kesmişler. Konu dışına biraz çıktım ama gerçekten bu eser hem bazı şeyleri öğrenmemizi hem de insanlığımızı ölçmemize yardımcı oluyor...
Kongo'ya Ağıt
Kongo'ya AğıtJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20172,669 okunma
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.