Halide Edip Adıvar'ın kalbinden çıkmış gibi adeta, Handan.. 1912 yılında yazılan eser karakterin buhranlı, kasvetli, içinden çıkılmaz hallerini anlatıyor. Handan karakteri, yeni oluşan Türkiye'yi düşününce cüretkar bir karakter. Zaten evliliği boyunca da bunun ağırlığını yaşıyor, Atatürk'ün kadının özgürlüğü adına yaptığı ciddi atılımlar, kadınları cesaretlendiriyor, merak ettiğini sormaya-araştırmaya okumaya itiyor. Bu durum o zamanlar için Avrupai bir durum göstergesi. Hele evlenilecek yaşa gelinmişse bir kadın neden okusun veya okumalı neyine gerek! Kızların erkenden evlendirilip kaderlerine terk edildiği zamanlar, diyelim kocası tarafından defalarca aldatıldı, olsun o bir kadın olarak bu yazgıya boyun eğmek mecburiyetinde. Neden o bir kadın. Kocasının yola girmesini, evine gelmesini beklemek zorunda. Eğer kocası ölümünü bekliyorsa, ona bile razı olmak zorunda. Kadının gidecek bir kapısı zaten yok. Handan'ın deyimiyle, ben vereceğim biricik ve en mukaddes şeyi sana verdim. Onun bana tekrar gelmesi olası değildir. Ama senin için her şey mümkün ve olasıdır, diyor. Bir kadın için kıymetli olan o bir tek şey, erkeklerin gözünde belki. Burda aldatan kim, aldanan kim, tam olarak kavrayamamakla beraber. Sevginin sulayamadığı kadın bedenine istediğiniz kadar para dökün, işlediğiniz suçlara da göz yanılması bir anlık zaaf deyin, yine tabuta giren bir kadın bedenin suçlususunuz demek istedim, kocasına. Ne çok susan, yine susan, boyun eğen, yalanlarla avunan kadınlar var. Gerçeği bilen bir de bildiği halde kopamayan kadın da, Handan, güzel bir örnek . Duygu geçişleri gayet güzeldi. Mektuplar şeklinde, bol melankoli, sonu da beklenilen bir sondu, ne yazık ki ! Keyifliydi. Okumalısınız..

HandanHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20145,3bin okunma

·

216 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kübra