İMPARATOR #kitapyorumu "Senin kaderin bu, seçemezsin! Kaderin taht, kaderin kan, kaderin ölüm..." Her şey Barlas'ın iş gezisi için gittiği Mısır'da kara pelerinli muhafızların kumandanı Grace ile karşılaşmasıyla başlamıştı ve sonrasında gözünü bambaşka bir dünyaya açmıştı. Korkutucu bir düşmanın laneti altında kalan evrenler, kurtarıcının zaferini bekliyor. Kehanetler, lanetler, kaideler, ölümler ve aşk... Kılıçlar son kez çarpışıyor. Bir serinin daha sonuna geldik, üç kitapla tamamlandı. İlk kitabı okuduğumdan beri nasıl bir finalle sonlanacağını çok merak ediyordum. Aşırı ilgi çekici bir kurguya sahipti ve belli başlı kehanetler olunca da final beni korkuttu açıkçası. Kaderde taht var ama ölümle sonuçlanma ihtimali de vardı. İmparator'un özellikle ikinci yarısını bir başka sevdim. Heyecanlı ve sürükleyiciydi. Özellikle Faith'in anne babasının tanışma zamanlarını okuduk en çok o kısımlara bayıldığımı söyleyebilirim. Detaylı şekilde öğrenmeyi çok istiyordum. Gidişatın artı yönlerinden biri oldu benim için. Timere'i kral olmadan önceki haliyle tanımak güzeldi. Grace Faith aşkı muallaktı. Kurallar sebebiyle birbirlerinden uzak durmak zorundaydılar bu süreç sancılıydı gerçekten. Barlas'ın sırf bu sebeple başka biriyle evlenecek olması hele ki bunu Grace'in kendisinin yapıyor olması beni mahvetti. Yan karakterleri de bir başka seviyorum. Siyara ve Dian benim favorilerimden. Hiç beklemediğim bir şey yaşandı kalbim paramparça diyebilirim. Acısıyla tatlısıyla heyecanıyla aksiyonuyla dolu dolu bir kurguydu. Ben gibi tarihi aşk severler kaçırmayacaktır. Bu arada son kısma bayıldım söylemeden geçemeyeceğim aşırı güzeldi. Tavsiyemdir mutlaka okuyun.