Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Öyle durumlar olabilir ki, sesinizi duyurmak için gerçekten karşı koymaktan başka çareniz yoktur. Öte yandan, otoriter yapılanmanın böylesine yerleşmiş olduğu, şiddetin doğal sayıldığı bir toplumda sadece karşı koyarak bir şey elde edemiyorsunuz. Siz konuşmanızın başında demiştiniz ki, yapıcılıkta sorunları görebilme ve bunların içinden bir seçim yaparak o günkü koşullarda yapabileceğin kadarını yapabilme önemli… Benim sürekli bir karşı koymaya da karşı bir duruşum yok ama bu duruma ve koşullara göre değişen bir şey. Bir nükleer santral yapılmasına karşısınızdır, eylem yaparsınız, bu başka bir şey. O zaman hırpalanmayı elbette göze alırsınız. Örneğin bizim Arnavutköy’de büyük sorunumuz tepemizden geçmesi tasarlanan üçüncü köprü. Her yeni gelen hükûmetle birlikte bu konu devreye gelir. Biz Arnavutköylüler de bu alandaki uzmanlarla, ulaştırmacılarla işbirliğiyle neredeyse bilimsel bir çalışma yaptık. Üçüncü bir köprünün kurulmasıyla birlikte o yörede ne tür sorunların oluşabileceğini saptadık. Örneğin böyle bir köprünün kaç vasıtayı taşıyacağı, onun getirdiği yükle birlikte trafikte nerelerde tıkanma noktalarının olabileceği, onun yerine bir raylı geçit yapılırsa, yani tren yolu yapılırsa nelerin sağlanacağı, bütün bunları uzmanlarla saptadık. Yani biz Arnavutköylüler, esnafından tut kasabına ya da benim gibi insanlara kadar bu konuda birlikte çalışmasını öğrendik. Şimdi bu sorun ilk gündeme geldiğinde, insanların birçoğu bana çıkarı ne olabilir diye baktılar, sonra yavaş yavaş böyle bir projenin bu güzelim yöreyi nasıl yok edeceğinin bilincine vardılar. Burası tarihî bir bölge, devletin burayı yok etmeye hakkı var mı, işte bütün bunlar tartışılmaya başlandı. Bir de bakıyorsunuz siz, fırıncısıyla, kasabıyla, bakkalıyla, kısaca orada yaşayan herkesle birlikte bu sorunu çözümlemeye çalışıyorsunuz. Herkes “Köprü istemiyoruz” levhasını astı evinin kapısına. İşte bu bir tepki. Yürüyüş yapabilirsiniz, sorunu kamuoyuna duyurabilirsiniz, bu bir tepki işte. Sonunda büyün ikna etme yollarını denedikten sonra, karşı koymaya başlıyorsunuz. Çünkü başka bir şey elinizden gelmiyor. Yani karşı koyup koymayacağınız sizin de söylediğiniz gibi koşullara, amacınıza, koyduğunuz hedefe bağlı. Ama bizim yaptığımız eğitimde ya da sosyal hizmetlerde bir reform düşünüyorsanız, devleti kazanmak zorundasınız. Şimdiye değinki çalışmalarımız da bunun iyi kötü olası olduğunu gösteriyor. Yani şunu söylemek istiyorum; karşı koymada önemli olan bununla nereye varmak istediğinizin hesabını vermeniz. Bir de şu var ki, çoğu insan gerçekten bir şey yapmak istemiyor, o açıdan sürekli karşı çıkmak işlerine geliyor. “Bu memleketten, bu insanlardan bir şey çıkmaz” , “Bu memleket böyle giderse batacak” söylemini ne kadar çok duymuşuzdur. İyi ama batmaması için sen ne yapıyorsun, senin katkın nedir? Kimse kendine bunu sormaz.
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.