Gönderi

Yozgat, Hatice ve Her Şey Hakkında
Bir güzel yıllardı ki Bir güzelim yıllardı bir görseydin Artık cenneti mecbur kılan cehennemden emin kılan diyeyim Anla beni buradan ne olur Biz o kadar fakirdik ki güya Umutlarımız karşısındaki dünya kadar Güya Hep iyi şeyler hayalledik Sandık ki doyuracak cihanı bir sulamalık yufkamız Biz o kadar güleçtik ki Sanırdık ağlasak alem taşacak O zamanlar dünya ve dağlar ve tanrı yozgat'ta bulunurlardı Ne kadar büyü varsa artık, hint masallarından acem masallarına kadar Hepsi dolaylarında yaşanırdı yozgat'ın Hepsi Ama hepsi Karl malden ve michael douglas bizim sokaklarımızda düşmüşlerdi kötülerin peşine Şahin tepesi ve dallas filan da oradaydı Zaten ben cüneyt arkın'ın ta kendisiydim Ali osman'ın hayati clint eastwood idi Misto'nun tepesinin hemen ardındaydı vahşi batı Orjinal çocuklardık Ta ki sümüğümüzden salyamıza Beş taşımızdan dalyamıza kadar Bir hayli çocuklardık Peter sellers'i pembe panter yapan bizdik Ve çiğdem toplardık bazı günler Gerçekten de bazı günler Dondurmayı sekiz yaşında görmüş ve hatice'yi yedi yaşında öpmüş bir çocuk olarak Turgut özal bana hiç şişman gelmezdi Kısa hiç Ecevit de zayıf gelmezdi yani Oysa hep güzel gelirdi hatice Connie francis ne söylese mesela Ama ne söylese köyümüzü şirinler basardı Ellerinde komünist broşürlerle gelirler ve hakkını verirlerdi mavi giyinmenin Cennetin lüzumsuz olduğu devirlerdi İbiş'in bağından yolduğumuz o müstehcen elmalar Ve o afrodizyak eriklerlen Harman zamanı gavurun tarlasında Kendimize dair ne varsa saplara O içinde kaf emziren saplara Atınca başlardı güzellik namına ne varsa Cumartesi ne zaman cumadan sonra gelse Clemantine'e aşık olurdum hatice'den artan kalbimle Oysa de niro'nun yanağındaki o babaç bene Lanet olası bir Salı akşamı denk gelmiş idim Ve bilmiş idim ki dokuz yaşımda Dünya eğlenceli bir köy oluverecekti Noodles deborah'ı fena seviyordu çünkü Deborah fena güzeldi Annem bazı sabahlar omaç yapıyordu çünkü Çayımız da oluyordu bazı akşamlar Amerika yozgat'a müttefikti üstelik Üç tavuk yumurtasına yüz gram leblebi veriyordu muttalip’lerin mehmet Sırtına on üç ok saplanmasına rağmen ölmüyordu cüneyt Ronald reagon iyi bir amcaydı ve ona sarı üzüm verebilirdik Minibüsümüz mütemadiyen avlumuzdaydı ve biz her yere yaya giderdik Kamyonumuz her yere yaya giderdi Ve ben biliyorum ki pancarın bekir pazar konserlerinden nefret ederdi Bütün köy hikmet şimşek'ten nefret ederdi ve şapka kanununa harfiyen uyardı... lardı Kısmen sevilirdi şakir öner günhan ve süreyya davulcuoğlu Ve guiseppe tornatore cennet sinemasını köyümüzde çekmeye karar verdiğinde Ayetel kürsiyi ezberlemeye karar verdim Ve ne zaman ennio morricone dinlemeye niyet etsem Allah'a olan imanım arttı freud beni keşfetti Pazarları trt bize uçan bir kaz verirdi Eğer ki yıkanmayacağımı bilseydim pazarları O uçan kuşun sırtında madagascar'a gidebilirdim Orada bir yerlerde olmalıydı peygamberimiz de Hatice sever biriydi o da Sonraydı daha sonraydı yani Ankara adında bir şehir gördüm inkàr ettim gözlerimi Daha büyükleri de var dediler iyi mi... Allah'a gücendim camiye tezek götürmez oldum Köyümüzün dünya tarafından kuşatıldığını Ve aslında Hatice'nin bir sürtük Ve bir doktor olduğunu öğrendiğimde Cüneyt Arkın'ın Tam on üç ok yedim sırtıma Hala öyle gezerim Bana ne yapmışsa trt yapmıştır
·
164 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.