Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Niyazi Berkes, Aydın Sanır Herkes
Abdurrahman Çelebi kontenjanından bir başka memleket sözde aydını olan zatın, en bilinen ve ilk yazımı İngilizce olan eseridir. Türkiye'de Sekülerizmin Gelişimi yerine Türkiye'de Çağdaşlaşma diye çevrilmiştir. En kısa tanımlamayla kitabı; Türkiye'de laikliğin 300 yıllık tarihidir. Osmanlı'nın son 300 yıllık Cumhuriyete doğru yolculuğunu, din ve geleneği çağdaşlaşmanın zıttı olarak konumlandırarak anlatır. Zaten olması gereken olarak gördüğü ulus devlete dayalı Cumhuriyet, bu yolculuğun doğal sonucudur ona göre. Çağdaşlaşmak için laikliği yeterli görmez, hatta çağdaşlamayı sekülerlikle bir görür. Gelişim için geleneklerden sıyrılmayı şart koşar. Büyük sosyolog olduğundan mütevellit Cumhuriyet ile birlikte gelen devrimlerin milletteki etkileri nelerdir falan o konulara girmez. Eğitimini de aldığı zamanın hakim Batı bakış açısının, yerele özel ve katkıdan mahrum tekrarıdır. Osmanlı'nın teokratik bir devlet olmadığını savunurken, yurtdışındaki dönemde tam tersini defeatle söyler. Diğer yazılı materyalleriyle birlikte değerlendirdiğimizde, hem sözde solcu olup hem de köylüyü, cahil bırakılmışı, ezilmişi, çaresizi aşağılamaktan çekinmez. Türkiye ve Arap ülkelerinde toplumsal sınıflar henüz zayıf olduklarından, Sosyalizme geçişin asker ve aydınların iktidarıyla olabileceğini savunur. Kemalizm ile Sosyalizm karması bir diktatorya arzusu bile, seviyesi için iyi bir göstergedir. Bir taraftan din değil gelenektir geriliğimizin sebebi der, öbür taraftan ölüyü diriyi, din üzerinden tahkir eder, mahkum eder. İslamı da bilmez, gerçekten bilmez. Son Vahiy üzerine cehaleti inanılır değildir. Bu cehaletin, tüm eserlerinde ışıl ışıl parladığı da Vahiyden biraz nasiplenenlerin malumudur. Adamsızlıktan buna nasip olan ilk köy monografisi, o gün için bile bir lise öğrencisinin yapabileceği bilimsel tespitlerle doludur. Bebeği ölen köylüler konuyu kadere bağlıyor, insanlar şehirlerde çalışmayı tercih ediyor gibi. Vasatın hallicesi bile olamayan çakma aydınımız, o yıllardaki adam yokluğunda bile bir yerde dikişi tutturamamıştır. Solcu sanılıp da haksızlığa uğradığı teraneleri çok sonradır. "Türkiye bir bilmemne kaybetti" ci sığıntıların dedesi olup, ekmeğinin derdine yurtdışına göçmüştür. Amerika'daki üniversitelere yaptığı başvuruların tamamı reddedilmiştir. O yıllarda Banu Alkan'a kürsü verebilecek bir Kanada üniversitesinde işe İslamolog (bak sen) olarak işe başlar. Dünyada müsteşrikler de dahil hiç kimsenin söylemediği, aklı başında birinin de söyleyemeyeceği, aslında birebir kendini tarif ettiği aşağıdaki hükmü Mevdudi hakkında verebilmiştir: "Ya dünyadan habersiz zavallının biri, ya esaslı bir demagog, ya ne İslamı, İslam tarihini bilmeyen bir cahil...." Allah var, iyi hatıracıdır. Unutulan Yıllar'daki gibi geyiği iyi yapar. Memleket kriterlerine göre büyük adam olması için bu bile zaten yeter. Aynı ciddiyet yedirilmiş geyik dili, diğer yokluktan meşhur eserlerinde de vardır. Yalandan olduğunu umduğumuz bir coşma, yükseliş, abartı... ardından hüküm. Yurtdışında, buradaki kısmi mertliği de heder olur. Artık dünyaya, asimile olmuş bir sahibinin sesi kıvamında bakar ve yazar. Yurtdışında da ne oralı olabilmiş, ne de gelişememiş bir Doğu ülkesinin vasatımsı aydıncığı kisvesinden kurtulabilmiştir. Kibriyle, dünyaya kaykılarak üstten bakışı ile ne tezat bir durum... Azıcık acıyayım burada. 20 yıl kadar evli kaldığı Türk eşi, anılarında nasıl bir gaddar ve narsist olduğunu da açıklıkla anlatır. Zaten evlerini, malı mülkü de tek oğul, torun tanımayıp İskoç karısına bırakarak göçmüştür, ışıklı olduğu umulan six feet under mekanına.
Türkiye'de Çağdaşlaşma
Türkiye'de ÇağdaşlaşmaNiyazi Berkes · Yapı Kredi Yayınları · 2019465 okunma
·
206 görüntüleme
İslamiKitapÖzet okurunun profil resmi
Berkes'i yattığı yerde en az bir tur döndürmüşsünüz. Mevdudi hakkında bu lafları edebilmesi, gerçekten de tarafsızlığı, "bilim adamlığı" açısından çok düşündürücü.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.