Gönderi

Bir gemi düşünelim; bu geminin de hali vakti yerinde, ama gözleri görmeyen, kulakları işitmeyen ve üstelik gemicilikten de bihaber bir sahibi olsun. Sonra bu geminin kaptanı olmaya çalışan bir dolu tayfa düşünelim. Kaptanlık sanatını bilmeyen ya da biliyorsa bile nereden bildiğini söyleyemeyen, hatta kaptanlık sanatı da neymiş olsun diyen tayfalar olsun bunlar. Hepsinin tek isteği geminin dümenine geçmek. Bu yüzden geminin sahibine yalvarıp yakarıyorlar dümeni bana ver diye. Gemi sahibi birinden birine verecek olsa dümeni, bit diğeri onu gemiden apar topar atmaya ya da öldürmeye kadar vardırıyor işi. İlaçlarla, içkilerle uyuşturuyorlar onu ve gemide ne var ne yoksa çalıp çırpıyorlar. Tıka basa ne buldularsa yiyorlar, kafaları çekiyorlar. Gemiyi de böyle ayyaşlar nasıl yürütürse öyle yürütüyorlar. Bu arada gemi sahibini kandırıp dümeni ele geçiren kimseye de övgüler yağdırmaya başlıyorlar, alkışlıyorlar onu ve "Eşsiz kaptan! En büyük gemici!" diye avaz avaz bağırıyorlar. Ama gerçek bir kaptanın hava durumunu, mevsimleri, yıldızları, rüzgârları ve bir geminin yürütülmesi için bunlara benzer daha başka ne gerekiyorsa hepsini bilen kişi olması gerektiğini düşünmüyorlar bile. İşte bir gemide böyle bir karmaşa yaşanıyorsa, o gemide gerçek kaptanın değeri anlaşılmaz. Ona ancak kaçık, işe yaramaz sıfatları yakıştırılır. Böyle bir gemiye benzeyen devlette filozofların durumu da gerçek kaptanın durumuna benzer. Gerçek kaptan onurludur, asla yalvarıp yakararak geminin başına geçmek istemez. Bilgisi ve görgüsüyle bu İşi yapmak ister. Bu yüzden gidip de bir gemi sahibinin kapısını çalmaz, aksine gemi sahibinin onun kapısını çalmasını bekler; çünkü doktor hastanın değil, hasta doktorun kapısını çalar. Görüldüğü gibi Platon devleti bir gemiye, filozofu da onun kaptanına benzetirken aslında içten içe İŐ 5. yüzyıl sonu ile 4. yüzyıl başlarındaki Yunan toplumunun siyasal yaşamındaki çalkantıları, kararsızlıkları ve tutarsızlıkları sergilemekte ve toplumunun iyileştirilmesine yönelik fikirlerini sunarken filozofça tutumunun yanı sıra konuya bir edebiyatçı, bir eğitimci, bir sosyolog, bir devlet adamı, hatta belki de daha çok bir Atinalı aristokrat edasıyla yaklaşmaktadır.
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.