Gönderi

Bir şeyin farkına varmak,hayatini sorgulamayanlarin içinde bir lanet gibi geliyor.malesef cehaletin laneti nesiller boyu sürebiliyor.İnsan kendiyle yüzleşmekten kaçıyor çoğu zaman.Fiziksel olarak büyümüş duygusal olarak bir yerde şıkışmış kalmış ebeveynlerin büyümemiş çocuklarıyız. Ve maalesef çoğumuz ebeveyniz.Bunu dişta eşimizde,anne babamızda ve çevremizde farkedebiliyoruz lakin kendi büyümemişliğimizi, hamlığımizı farketmek daha zor.İçimiz bir yerde kalmış, dışımız habire ileri koşmuş sanki ayrı gibi. Ama öyle bir yere geliyoruz ki iç ve diş arsındaki uzaklık ve gerginlik artık dışta adım atamaz noktaya getiriyor Sonrası bir lastik bir yay gibi "Çaaat!" diye kendi kendimize çarpıyoruz. 'Bana ne oluyor?'diye sorup anlayana kadar ana baba,eş evlat herkes ağlıyor Kimimiz geri disa koşuyor tekrar tekrar aynı şeyleri yaşıyır Çok nadirimiz kendi elimizden çocukluğumuzdan,hamliğımızdan tutup onu büyütmeye çalışıyor.Bu süreçte tek kendimizi büyütmekle de uğraşmıyoruz.Onca büyümemişlerin acısı ve dış baskısı,kendi doğurduklarımızın sorumluluğu... Bazen olmuyor gibi geliyor Eski usul devam edeyim,diyor insan o da ölümden beter geliyor.Bazen "Ben nasıl yaşanır bilmiyorum ALLAH'IM" diye bir ağıt koyuveriyorum.Bazen evladıma yaşıma bakma,senle yaşıt anneliğim,senle doğdu,seninle yürüdü,seninle büyüyor diyorum.Sonra gözlerimi kapatıp,kendi çocukluğumun,kaldığı yerlerde kalmış her bir yanımı toplamaya çıkıyorum. Çocukluğumun yaralandığı yerlerde ürkek bakışlarımın önünde diz çöküveriyor, ellerimi tutup,gözlerime bakıp,gel buraya,deyip kendime çekip sımsıkı sarılıyorım.Ayşe Hilâl AKCAN
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.