José Saramago bu başyapıtı da öyle. Roman da anlatılanlar hiç uzak gelmeyecek 1k okurlarına :d öyle ki bu körlük denilen salgın zaten mevcut. Modern insan kendisinden başkasına kör zaten. William golding'in

Sineklerin Tanrısı kitabına benzettim nedense kitaba dönelim:d 1998 nobel ödüllü efsane kitap okuyabileceğiniz nadir kitaplardan olduğunu ben de söylemesem çatlardım :D Oldum olası film ve dizilere kıyasla kitaplardan daha çok etkilenirim. Bu yüzden bu kitabı bitirmekte oldukça zorlandım. (-156 günde okudu yazısına kanmayın lütfen minik bir ara verdim diyelim:D) Kitap başlanıgıcından sonuna kadar inanılmaz sürükleyici, insanın bir inancı olmadığında ilk fırsatta ne kadar canavarlaşacağına,anlatılan kaos ortamı okuyucuya müthiş yansıtılmış; kimi yerlerde derin ızdıraplar hissediyorsunuz, lütfen olmasın neden ya öfke, içinde kalıp devam edebilmek için durup ara verme ihtiyacı hissettiğim anlar oldu. Saramago roman kişilerinin hiçbirine ad vermemiş. birinci kör, doktor, doktorun karısı gibi adlarla söz etmiş sadece romanın hangi şehirde ve hangi yılda geçtiğini de bilmiyoruz. Yeryüzünde herhangi bir noktada yaşanabilecek evrensel durumlardan bahsediyor çünkü. Romanın temelinde sistem eleştirisi var elbette. #225000065 Körlük metaforu altında anlatılmak istenen mesajı, toplumsal yozlaşmışlığı, ahlaki çürümüşlüğü, #225091183 -#224976821 toplum, sistem, din, ahlak, demokrasi, adalet ve özgürlük gibi kavramların altını eşeleyerek görmek ile bakmak arasındaki ince çizgiyi,kaos ortamında insanların nelere yapabileceğini, gücü ve sayıca üstünlüğü elinde bulunduranların insanları, toplumu nasıl domine edişini kapitalizme, duyarsızlığa, adaletsizliğe, zulme getirilen büyük bir eleştiri… Sonunda nereye varacağının bilinmediği bir ortamda herkes azar azar insanlığını yitirmeye başlar. her zaman olduğu gibi en çok zarar gören yine kadınlar olur. Tıpkı para gibi, saat ya da altın bir kolye gibi, yiyecek karşılığı verilebilecek bir mala dönüşürler. Erkekler zulüm karşısında öylesine büyük bir basiretsizlik ve onursuzluk gösterirler ki ulan az sövmedim değil onlara he :D Tabii buna dur demek yine kadınlara düşer. Yeri gelmişken, doktorun karısı romanın başkarakteridir dersek yanlış olmaz bence. Körlükten kurtulmuş olmasının da tesadüfî olamayacağını düşünüyorum. Salgın öncesinde de kör değildi muhtemelen. Roman boyunca tüm zorluklara rağmen, büyük bir güçle hem kendisini hem de çevresindeki bir grup insanı ayakta tutmaya çalıştı büyük bir fedakârlık, olgunluk ve anlayışla gelde sevme şimdi bu kadını kalppp:D Aslında gözleri gören tek kişi doktorun karısı değildi. Aynı zamanda ben de görüyordum. Hatta daha iyi görüyordum. Pisliği, sefaleti, açlığı, korkuyu, dehşeti ve gözyaşı yalayan köpeği görüyordum ve kitabın son sayfalarında ilk körün tekrar görmeye başlamasıyla ağlamaya başlayan doktorun karısı gibi benim de bütün zihinsel direncim aniden tükendi. Kitap bitince korku başlıyor insandan, ya sabah uyandığımda kocaman bir beyazlığa uyanırsam diye. Fakat kafamda deli sorular da oluşmadı değil. Mesela zaman merfumunu hiç bilmiyoruz, bir şehrin öylesine vahşi iç güdüden başka hiçbir kanunu kalmayıncaya kadar tükenmesi ne kadar süre alır acaba? Romanın bazı yerleri okuyucuyu insandan umudu kesmeye itecek kadar karanlık. Allah'tan Saramago’nun başkarakterleri felâket boyunca insanlıklarını ve vicdanlarını korumayı başarıyorlar da rahat bir nefes alıyorsunuz okunca. Saramago’nun bu eseri zamansız bir eser bence, atmosferi çok karanlık ve dili ağır olan bundan 100 yıl önce yazılmış olsaydı da aynı etkiyi verirdi. Çünkü insan aynı insan, üstündekiler farklı olsa da, kullandığı şeyler değişse de; özü aynı. Ha bu arada Franz kafka tarzını sevenler bu kitabı da seveceklerdir.

KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105,1bin okunma

·

64 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

•E