Jaws/Denizin Dişleri. Korkularımızı ancak onları kabullenerek yenebileceğimizi gösterdiği için.
Meet Me in St. Louis/Sensiz Olamam. Şarkıları için. Renkleri için. Judy Garland'ın söylediği "Have Yourself a Merry Little Christmas" için. Bizlere başka bir zamanın, başka bir yerin, başka bir ailenin, başka bir gerçekliğin o güzelim, tatlı acı rahatlığını sunduğu için. Bir de kendimi çok kötü hissettiğim bir günde izlediğim ve bana içinde var olabileceğim daha güzel bir alan açtığı için.
The Great Escape/Büyük Firar. Bir tünel kazabildiğimiz sürece her durumla baş edebileceğimizi gösterdiği için.
Butch Cassidy and the Sundance Kid/Sonsuz Ölüm. Altın rengi bir şömine ateşi hissi yarattığı ve yeterince iyi bir ânı dondurup sonsuza kadar onun içinde yaşayabileceğimizi hatırlattığı için (bir de The 400 Blows/400 Darbe ve The Breakfast Club/Kahvaltı Kulübü'nün son sahneleri böyledir).
E.T. Filmi izlerken çocukluğumuza döndüğümüz için.
It's a Wonderful Life/Şahane Hayat. Varlığımızın görünmez
bir değeri olduğunu fark etmemizi sağladığı için.
The Peanut Butter Falcon/Hayallerin Peşinde. Dostluğun özgürleştirici gücünü gösterdiği için.
The Count of Monte Cristo/Monte Cristo Kontu (2002). Bu sürükleyici macera kaçış sanatının doruk noktası olduğu için.
Pretty in Pink/Pembe Güzellik. Sinema tarihindeki en iyi pop şarkılarını içerdiği için.
Ray. Özellikle de konu Ray Charles olduğunda, iyi çekilmiş yaşam öyküleri her zaman ilham verici olduğu için.
My Neighbour Totoro/Komşum Totoro. Hayao Miyazaki'ni bu başyapıtı mucizelerin ve sihrin travmatik zamanlardaki iyileştirici gücünü anlattığı için.
Harvey. Görünmez tavşanla konuşan adam James Stewart olduğu için.
Breaking Away/Yeniden Başlamak. Kötü bir zamanımda izlediğim, abartısız komedisi ve dramıyla beni avutan, bisiklet sporuyla ilgili hak ettiği yeri bulamamış bir film olduğu için.
Bütün Mission Impossible/Görevimiz Tehlike filmleri. Tom Cruise'un Newton fiziği yasalarına karşı koyarak hayatını tehlikeye atışını izlemek insanı nedense bayağı bir rahatlattığı için.
The Sound of Music/Neşeli Günler. Sevginin, müziğin ve neşenin tarihteki en karanlık güçlerce bile yok edilemeyeceğini gösterdiği için.
Bringing Up Baby/Tehlikeli Bebek. Katharine Hepburn'le Cary Grant oynadığı ve 1938 yapımı olmasına rağmen gelmiş geçmiş en komik filmlerden biri olduğu için.
Toy Story 2/Oyuncak Hikâyesi 2. Bir tek Jessie'nin hikâyesi için bile olsa, Pixar'ın en müthiş, en duygusal ve en rahatlatıcı filmlerinden biri olduğu için.
Stand By Me/Benimle Kal. Bir cesedin aranışını anlattığı halde gençliğin, dostluğun ve yaşamın kutlandığı bir film olduğu için.
Mary Poppins. Marry Poppins olduğu için.