Gönderi

Yarın tekrar sahile gideceğim. Arif oradaysa onunla evlenmeyi kabul edeceğim. O gün sahile gitmeden şöyle fısıldadı... Elimde tek bir kibrit çöpü var. Hava rüzgarlı bugün o kibrit çöpü ya yanar ya da yanmaz... Dolmuşa bindi sahile doğru yola çıktı Bakırköy'de dolmuştan indi. Taksiye bindi saatine baktı tam 3.20 geçiyordu. Taksiyle giderken dua etmeyi sürdürdü. Eminönü vapurlarının önündeki kalabalığı yardı. Haydarpaşa garı istikametinde yürüdü. Kalabalıktan bank görünmüyordu. Biraz da uzaktı. Simitçinin önüne geldi, bank göründü. Bankta Arif oturmuş, elindeki çöpü parçalara bölerek denize atıyordu. Bu umutsuzluğun çöpleriydi. Bir insan bunu yapıyorsa çok yorulmuş demektir. Melis Arif'in sırtının dönük olduğu yere geçti arkasından yaklaştı. Tam arkasına geçti derin bir nefes aldı. "Hey deli çocuk! Hala benimle evlenmek istiyor musun? Arif arkasını döndü, karşısında melis'i görünce hiç şaşırmadı. Yorgundu. Melis'in ellerinden tuttu. Bir gün geleceğini biliyordum. Nemli ve yorgun gözlerini sildi. Melis karşısına geçti. İki elini tuttu, gözlerinin içine baktı. Melis Bizim hikayemiz Mart'ı ile Deniz'in hikayesine benziyor. Neymiş o hikaye? Bir gün martı suyun üzerinde balık ararken Deniz, Martı'nın kulağına şöyle fısıldar: Yapma! maviliğimi aldanıp dalma sularıma, balık içimde yaşamıyor artık. Martı denize tebessüm eder. Yalnızca balık için mi dalıyorum sanıyorsun maviliğine? Deniz sorar ya neden? Senin için dalıyor olamaz mıyım? Birçok aşığın fotoğraflarında aynı karede yer alıyoruz. Birçok ayrılanın sakladığı resimlerde de... Sende balık yok diye seni terk etsem, o fotoğraflar nasıl süslenecek? Ben balığa ayıp olmasın diye değil, aşkımız ayıp olmasın diye hala sendeyim. O günden sonra Deniz, Martı'ya küsmez. Martı da Denize... Birbirlerine ne kadar kızsalar da mutsuzluk hisseler de ayrılmazlar.. Birbirine olan aşktan dolayı ne Martı'nın aklına başka Deniz ne de Deniz'in, aklına başka Martı gelir. Gelmemeli de... kol kola tek kelime konuşmadan simit ve çay almaya gittiler. Melis arif'in gözlerine bakarken ikisini de çektiği acıları üç cümle ile taçlandırdı.... Her insan mutluluğu sever. Kimse acı çekmek istemez ama yağmur yağmadan da gökkuşağı görünmez.
Sayfa 246Kitabı okudu
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.