Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
Anton Çehov, tiyatroseverler haricinde genelde öykücü yanıyla bilinir ama tiyatro tarihinde de önemli bir yeri vardır. Hatta Çehov'un silahı/tüfeği diye bilinen bir kuralı vardır: “Tiyatronun birinci sahnesinde duvarda bir silah asılıysa o silah o oyunda mutlaka patlar!" sözüyle, ona atfen söylenen. Bu kuralın, tiyatro tarihini değiştirecek nitelikte olduğu söylenir. (İlginçtir kitabın ilk oyunu Martı'da son sahnede tüfek patlar, ama önceki sahnelerde sanırım tüfek detayı yoktu ama belki sahnelenirken bu detay verilmiş olabilir). Kısacası tiyatro tarihinde mümtaz bir yeri vardır doktor Çehov'un. Bu kitap, Çehov'un bütün oyunlarının toplandığı bir kitap. İlk oyun, Martı (Çehov 1895'te tiyatro eleştirmeni ve dramaturg A. S. Suvorin'e yazdığı mektupta Martı 'dan şöyle söz eder: "Üç kadın, altı erkek karakterin yer aldığı, manzaralı (göl görünecek arkada), dört perdelik bir komedi; bolca edebi lakırdı, az aksiyon, seksen kilo kadar da aşk… Tüm dramaturji kaidelerinin aksine piyes forte başlayıp, pianissimo bitecek." Gerçekten de bu oyunda 19. yüzyılın geleneksel olay örgüsünü tersyüz etmiş, tıpkı Martı'daki genç oyun yazarı Treplev gibi, yeni biçimler keşfetmiştir. Oyunun karakterleri kendileriyle, hayattan beklentileriyle, özlemleriyle fazlasıyla meşguldür. Hepsi de başarı, mutluluk ve bütünlük arayışındadır. Onlarda ağır basan başka bir yerde olma özlemi; fırsatların boşa harcandığına, umutların boşa çıktığına dair bir duygu Çehov'un başlıca karakteristiğidir.) İkincisi Vanya Dayı. ("Bir çiftlikte toplanmış ve her biri kendi mutsuzluğuna gömülmüş karakterler, atalet içinde, can sıkıntısı ve pişmanlıkla boğuşmaktadır. Kimi yaşlılıktan mustariptir; kimi angaryalarla geçip giden ömrüne, kimi de kaçırılmış fırsatlara hayıflanmaktadır. Bir şeyler ellerinden kayıp gitmiştir, ama hayatlarındaki eksikliğin tam olarak ne olduğu müphemliğini korur. Hiçbir sonuca varmayan iç gözlemler sürüp giderken, bu melankolik atmosferde bir "kahraman" yoktur. Vanya Dayı kayıp zamana, gerçekleşmeyen umutlara, boşa harcanan hayatlara ve imkânsız aşklara adanmıştır.). Üçüncüsü Üç Kız Kardeş. ("Üç Kız Kardeş isimli oyununda aristokrasinin artık hükümranlığını yitirmeye başladığı 20. yüzyılın başlarını konu edinen Çehov, Maşa, İrina ve Olga isimli taşrada yaşayan ve zarafet dolu düşlerle Moskova’ya gitmeyi hayal eden üç kız kardeşin trajik ve hayatın gerçek dinamikleriyle temelden çelişen hikâyesini okuyucuya anlatıyor. Andrey’in ağzından taşra sıkıntısını ve Moskova hayallerini şöyle aksettirir Çehov: “Moskova'da koskoca bir restorana gidip oturduğunda kimse tanımaz görmez seni. Kendini el gibi sanmazsın en azından. Ama burası gibi küçük yerlerde bunu yapamazsın işte. Herkes tanır seni... Yabancısındır... Yalnızsındır hem de yapayalnızsındır..."). Dördüncüsü diğerleri gibi 4 perdelik Vişne Bahçesi. ("Rusya'da 19. yüzyılın ortalarında toprak köleliği kaldırılmış, burjuvazi yükselişe geçmiştir. Vişne Bahçesi ülkede değişen toplumsal, politik ve ekonomik düzenin gerçekliğiyle yüzleşemeyen aristokrat bir ailenin dokunaklı portresidir. İçinde büyük bir vişne bahçesinin bulunduğu aile çiftliğinin borçlar nedeniyle satılması söz konusudur. Çiftlik sahiplerinin çocukluk anılarıyla birlikte, vişne bahçeleri de geçmişte kalmıştır artık. Yeni düzen karşısında kararlı davranıp mülklerini ellerinde tutmaktan acizdirler."). Ayrıca kitabın kalanında yer alan diğer oyunlar, daha kısa oyunlardı. Yukarıdaki 4 oyun ayrı ayrı kitaplar halinde yayınlanıyor. Bu kitapta ise hepsi bir arada. Ayrıca söylenmesi gereken oyunların çevirenleri. Çevirenler Behçet Necatigil (Martı), Gani Yener (Vanya Dayı), Hasan Ali Ediz (Üç Kızkardeş), Mete Ergin (Vişne Bahçesi)... Rus klasik müzik bestekarların (Çaykovski, Rahmaninov, Shostakovich vd.) müzikleriyle okunması tavsiyemdir.
Toplu Eserleri Oyunlar
Toplu Eserleri OyunlarAnton Çehov · Sosyal Yayınlar · 19864 okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.323 görüntüleme
Pathos okurunun profil resmi
Bu arada şunu farkediyorum. Hakkında en çok yazmak istediğim bir yazar Çehov. Muzip, düşündüren, güldüren, duygulandıran, çok büyük bir usta, deha. Tekrar tekrar öykülerini okur dururum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.