Gönderi

"Çok saçmaladım değil mi?" "Hayır," dedi Tugay direkt. "Hayatımda duyduğum en mantıklı cümlelerdi." "Beni hep köşeye sıkıştırıyorsun ama dur orada," diyerek bakışlarımı ona çevirdim. "Sıra sana geldi." "Teslim oluyorum," dedi ellerini kaldırarak. "Mahkumunum, istediğini yapabilirsin bana." Gözlerimi kıstım ardından boğazımı temizleyerek "Neden ben?" diye sordum bir anda. "Hmm," dedi Tugay alayla. "İşte bu soru çok klişeydi." "Ciddiyim," dedim net bir sesle. "Zamanla her şeyi hatırlıyorum, Tugay." Yüzündeki gülümseme yavaşça durağanlaştı, bakışlarına bambaşka bir ifade oturduğunda "Ne gibi?" diye sordu. "Beni tanıyorsun," dedim başımı sallayarak. "Ne zamandan beri?" Kısa bir an duraksadı ardından "Çok uzun zamandır," diye mırıldandı. "Ne kadar uzun zamandır," diye sordum. Tugay güldü. "Pembe rugan ayakkabılarını bilecek kadar uzun zamandır desem?" Gözlerimi devirdim. "Benimle dalga geçmekten vazgeç, derdim," diyerek yüzümü buruşturdum. Tugay yine gülümsedi fakat cevap vermedi. "Bir hafıza kaybı yaşamadım, hayatımın bütün zamanlarını biliyorum, eğer o zamanlardan tanışıyor olsaydık seni hatırlardım." "Tanıştığımızı söylemedim," dedi başını sallayarak. "Tanıyorum, dedim." Hızlı bir şekilde devam etti. "Hem hafıza kaybına gerek yok, çocukluğumuzdan büyüklüğümüze kadar hayatımıza birçok insan dahil olur, bazıları aklımızda yer edinir, bazıları silinip gider." Gözlerimi kıstım. "Silinip gittiğini düşünmüyorum." Tugay omzunu indirip kaldırdı. "O mendili verdiğin ilk kişi bendim, Tugay," dedim baskın bir sesle. "Ve sonra bana bıraktığın notları da hatırladım, özellikle kendi ellerinle yazıp bıraktığın notlardı onlar. Bir başkası için direnişi simgelerdi ama bizim açımızdan kişiseldi. Anlayabiliyorum, görebiliyorum artık. Seneler önce beni seçtin BL örgütü için. Neden?" Yine dalgaya alarak "Belki de süper kahraman olmanı istemişimdir," dedi. Büyük bir nefes verip "Süper kahramanlar yoktur," diye çıkıştım. "Ve beni manipüle ediyorsun şu an." "Sevgili avukat," dedi kısık bir sesle. "Beni köşeye sıkıştırıyorsun şu an ama hayır, süper kahramanlar da biz istersek vardır." "Sıkış," dedim baskın bir sesle. "Çünkü madem şu anı değerlendireceğiz, seni köşeye sıkıştıracağım." Tugay'ın dudakları kavislendi. "Sanırım hücrede olduğumuzu unuttun," diye mırıldandı. "Başlatma hücrene," dedim sert bir sesle. "Değiştirme lafi." Tugay yine güldü. "Nida beni tanıyor," dediğimde gülüşü silikleşti. "Onun da benim gibi lekeleri var, prenses olduğumuzu söylemişsin. Kar taneleri hatta. Öyle bir masal anlatmışsın ki, küçücük çocuğa lekelerini sevdirmişsin." Tugay, gözlerimin içine baktı. "Küçük kız kardeşin bile beni tanıyor. Neden ben?" Üzerine bastırdım kelimelerin. "Neden?" diye sordum. "Bana bir cevap borçlusun, bütün bu yaşadıklarım için." Gözleri yüzümde gezindi, saçlarımda, boynumun açıkta kalan o kısmında, lekelerimin bir kısmı kapalıydı ama sanki yine de gördü. "Vardır bir nedeni," dedi her zaman dile getirdiği gibi. "Öyle bir nedendir ki, senden başka bir çarem yoktur, sevgili avukat, tek yolum, tek çarem, tek umudum, tek özgürlüğüm sensindir." Elini kaldırdı, parmakları zorlukla çeneme uzandığında baş parmağı çenemi okşadı. Her ne düşünüyorsa şefkatle gülümsedi. "Vardır bir izi," Gözleri yüzümde gezindi, saçlarımda, boynumun açıkta kalan o kısmında, lekelerimin bir kısmı kapalıydı ama sanki yine de gördü. "Vardır bir nedeni," dedi her zaman dile getirdiği gibi. "Öyle bir nedendir ki, senden başka bir çarem yoktur, sevgili avukat, tek yolum, tek çarem, tek umudum, tek özgürlüğüm sensindir." Elini kaldırdı, parmakları zorlukla çeneme uzandığında baş parmağı çenemi okşadı. Her ne düşünüyorsa şefkatle gülümsedi. "Vardır bir izi," dedi. "Öyle bir izdir ki, geçmemiştir hiç. Vardır bir lekesi, uğruna savaş çıkarılır. Vardır bir hayali, kabusların ortasında rüyalar gördürür. Vardır bir tutsaklığı," dediğinde eli yanağımda dolaştı, bakışları gözlerimin içindeydi. "Demir parmaklıkların çok daha ötesindedir."
··
5 plus 1
·
584 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.