Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Meşhur on sekizinci yüzyıl İskoç felsefecisi David Hume bazı iddiaların yanlışlanamaz oluşu konusuyla bayağı bir cebelleşmiştir (onun zamanında psikanaliz yoktu ancak zihnini felsefe ve din meseleleri meşgul ediyordu). Hume konuyu şöyle ifade ediyor. Dünyada gördüğümüz beyaz kuğuların sayısı ne denli çok olursa olsun, bu bizi “bütün kuğular beyazdır" argümanının ispatına götüremez. Tek bir siyah kuğunun siması dahi bu argümanı yıkmaya yeter. İşte bilimde de durum aynen böyledir. Newton fiziği 200 yıl boyunca test edildi ve her seferinde doğrulandı. Fakat on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğ ru yapılan -kara cisim ışınımı formundaki- bir deney onu yıkmaya yetti. Kara cisim bu anlamda fiziğin kara kuğusu oldu ve bütün fizik klasik fiziğe itaat eder hipotezini yıktı. Elbette bu durum klasik fiziğin lalettayin kullanım dışı kaldığı anlamına gelmiyor ama artık klasik fiziğin üzerine kara kuğusunu da koyan yeni bir teorinin (yani kuantum mekaniğinin) gerekliliğini doğuruyor. Ve bu teori sanki “Nehirdeki tüm kuğular beyazdır" gibi yanlışlanabilen kesin bir ifadenin aksine, “Tanrı gizemli yollarla çalışır" gibisinden bir ifade gibi duruyor. Yani bunun tersini ispat etmek için neyi ne kadar inkâr edebilirsiniz? Öyleyse bilimden gelen herhangi bir şeyden nasıl tam olarak emin olabiliriz? Elbette olamayız. Ancak bu durum Popper için bir problem teşkil etmekten ziyade, bilimin kilit noktasıydı! Yani bir teori, onu yanlışlamanın bir yolu varsa öz- gün olabiliyordu! Eğer herhangi bir koşulda teorinizin tersini ispat edemiyorsanız (yani onu bertaraf edecek bir deney yapamıyorsanız), bu teori ilgili olduğu bilgi anlamında geçersizdir çünkü onu asla test edemezsiniz. Popper böylece bilimin görünürde olumsuz olan bir niteliğini (her teorinin yanlışlanabileceği olgusunu) onun en temel ve en gerekli niteliği haline dönüştürdü. Yüzyıllarca süren çürütmeler, yanlışlamalar (yani aksini ispat etmeler) ve teorilerin (yani varsayımların) geliştirilmesiyle bilim bugünkü gelişimine ulaşmış oldu.
Sayfa 197 - 198 - PdfKitabı okudu
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.