Gönderi

Aşağılık Kompleksi
Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gönderilişinde, son Padişah Vahideddin'in gizli hesapları olduğu, onu kendisinin seçtiği, yetkilendirdiği, onu desteklediği, ona büyük paralar tahsis ettiği, hulâsa Vahideddin'in nerdeyse milli hareketin öncüsü olduğu gibi yazılar, iddialar, son zamanlarda belli kaynaklardan ortaya sürülmektedir. Hattâ, şimdi Milli Selâmet Partisi adını alan eski Nizam Partisi'nin, Almanya'da Türk işçileri için yayınladığı Nizam gazetesinde (şimdi bu gazetenin adı Hamle olmuştur) Anadolu'yu Mustafa Kemal'in değil, Padişah Vahideddin'in kurtardığı savunulmuştur. Bunların gerçekle bir zerre ilgisi yoktur. Bunları doğrulayacak tek belge, hattâ işaret mevcut değildir. Bütün bu akıl ve gerçek dışı çabalar, son yıllarda Mustafa Kemal'i inkâr etmek yolundaki örgütlü gayretlerinin çeşitli taşkınlıklarından biridir. Hepsi de onun büyüklüğü ve hizmetleri karşısında, bazı adi politikacılarla, küçük adamların aşağılık duygularından gelen, geriye dönüş çabalarının ve irtica gayretlerinin yüze vurmasından başka bir şey değildir. Tarih içinde bu tür aşağılıklar her büyük insana, her büyük fikre ve her büyük harekete karşı, daima yürütülmüştür. Çünkü toplum davasında, onun ileri hamlelerine ayak uyduramayanların gözleri, daima arkadadır. Ve bu yetersizlik onlarda zamanla, öyle bir ruh hastalığı halini alır ki, bu hastalığa, ruhi kısırlaşma ve dolayısıyle ruhi tükeniş adını vermekte hata olmasa gerektir. Zaten aşağılık duygusu veya kompleksi denilen kendi kendini yiyişin temelinde yatan yetersizlikler arasında, bu ruhi tükeniş, en başta gelir… Kaldı ki, o günlerde ne sarayın, ne hükümetin, şuna buna büyük paralar tahsis edecek halleri de yoktu. Örneğin, Kâzım Karabekir'in anılarında yer alan şu olay, bu bakımdan çok ilgi çekicidir: "Hükümet ve dairelerin elim vaziyetini birkaç gün içinde gördüm. Ermeni katliâmı broşürünü, Fransızcaya tercüme masrafınıı verecek para mevcut değildi, Kimse de, 15 altın kadar tutacak olan bu parayı veremiyordu. Bu, teşkilâtı ve icraatı şahsına bağlayanların, aradan çekilmeleri ile, ne olabileceğinin hazin bir misali idi. Komisyonu mahcubiyetten kurtarmak ve hükümetimizin bu acıklı vaziyetini, yabancılara göstermemek için, bu masrafı derhal ve cebimden verdim. Paramı sonradan iade edebildiler". Sarayın hali de perişandı. Vahideddin, eski Padişah Sultan Reşat'ın ölümü üzerine, Birinci Dünya Savaşı içinde tahta çıkmıştı. Ama Padişahın maaşı ve sarayın masrafları da artık kısılmıştı. Enver Paşa, saraylara biraz yağ ve yiyecek bulabilmek için, uzak cephe gerilerinden, ordu yardımı ile bir şeyler toplatmaya çalışıyordu. Nitekim, Anadolu'da güçlenen milli kuvvetlere karşı Sultan Vahideddin ve çevresi bir hilâfet ordusu kurup İzmit üzerinden milliyetçilere karşı sevk ederken, gerekli parayı, memleketi istilâ eden düşmanlara el açarak onlardan alabilmişlerdi. Anadolu'yu Mustafa Kemal değil, Vahideddin kurtardı diye destan yazanların, bunları bilmemeleri mümkün mü? Mustafa Kemal'in ise, daha sonra ve Anadolu'ya tayin olununca, cebinde kaç lirası bulunduğunun hikâyeleri ve Erzurum'la Sivas'ta çekilen beslenme sıkıntıları, onun günlüğünü tutan Mazhar Müfit'in hatıralarında yazılıdır. Hele Sivas'ta, tümü zaten 1.000 lira kadar olan parasının sonu da gelince, esnafın nasıl veresiyeyi kestiği ve sonuçları etrafı ile anlatılır. İstanbul'dan ayrılırken, Padişahın ona 80.000 lira, 100.000 gibi paralar tahsis ettiği yolundaki kasıtlı masalların karşısında ise Mustafa Kemal'in Harbiye Nezaretine çektiği ve bu sayfalarda yer alan 9.VI.1919 tarihli telgrafında, Ordu ve Samsun Maliyesinde, sadece bir istimbotun İstanbul'a kadar kömür ve benzin parasının dahi bulunmadığı, açıkça bildirilir. Kaldı ki Vahideddin'in bile İstanbul'dan bir İngiliz zırhlısı ile kaçarken, sarayın herhalde bütün mevcudu olarak kaçırabildiği para 30.000 liradan ibaretti. Onu da San Remo'da, çapkın ve serseri kayınbiraderi Çerkez Albay Zeki ile, eski İttihat ve Terakki muhaliflerinden Gümülcineli İsmail gibi macera adamlarına kaptırdığı bilinen bir gerçektir. Nitekim parasızlıktan, kaldığı kira evinin elektrikleri, suları kesilmiş olarak hayata gözlerini yumduğu zaman, yanında bulunan para, komodinin gözünden çıkan 25 kuruştan ibaretti…
Sayfa 32 - Remzi KitabeviKitabı okudu
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.