Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mimarlığın Eleştirisi...
İnsanları yaşayışa bağlayan kökler, çevre ile ilişkileridir. Çevresiyle ilişkileri önemsemeyen, çevresinden kopan kişi, kendisini yaşayışa bağlayan kökleri, yaşayış (hayat) iksirinden mahrum bırakır. 12 Sonsuza dek geçerliliğini yitirmeyecek bir kanun, sadece üç sözcükle anlatılır: "Zehiri miktar doğurur." (Dosis facit venemum) 18 Kentler toplumların "yüzü"dür. Yüzümüzün kirini, hiç olmazsa gelecek yüzyıllar için, temizlemeye çalışmak zorundayız. 19 "Kir"in bilimsel tanımı şöyledir: "Kir, yanlış yerde bulunan malzemedir." 25 "Yaşayışın ne olduğunu anlamamış olanlar, ölümü marifetli bir erdem haline getirmek zorundadırlar." diyor bir düşünme ustası, G. B. Shaw. 28 ve suçlu olduğumuzu ve suçlu oluşumuzda bir suçumuz olmadığını ve elimizden bir şey gelmeyişinde suçlu olduğumuzu ve bunun bize yettiğini çoktan biliyoruz. (H. M. Enzensberger) diyordu şair ve çoğumuzu iyi anlatıyordu. 28 Bir ülkede karanlıkları yırtmak, gerçekleri görmek ve kötülükleri haykırmak durumunda olan vatandaşların sessizliğinden daha kötüsü, yetişkin insan kitlelerinin, üniversitelerin, yazarların, sanatçıların, düşünce insanlarının sessizliğidir. 32 Benzemezliklerine karşın biraraya gelişlerinde tat olan karışımın adı bizde aşuredir. Gerçekten de nohutla kuru incirin nasıl biraraya geldiğinin mantığı çözülemez. Ama yine de tıpkı aşure gibi biraraya gelişlerinden tat çıkan insan karışımları ve onların mekanı olan şehirler vardır. Ancak aşurenin tadını veren, onu ısıtan ateştir. İnsan topluluklarının biraraya gelişlerinde kaynaşmayı yaratacak olan ateşin adı ise kültür olarak anılır. Kültür ateşinin pişirmediği insan topluluklarının yazgısı, süresiz olarak salata kademesinde kalmaktır. 35-36 Yahya Kemal, "Deniz Türküsü" şiirinde şöyle anlatıyor: Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!.. İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. 47 Yarım ahlak yetersiz kalır. Eğer vicdan, bazen ahlaklı olmayı, bazen ahlaksız olabilmenin ücreti sayıyorsa, sonuçlar negatif çukurlarına da düşebilir. Yarım ahlak, yarım kumaşla giysi dikmek gibidir. Edep yerleri örtülemeyebilir. 63 Gidenleri sevgimize gömdük, kalanlara bir çift sözüm var: Gitmeye acelemiz yoktur! 117 Geçmişle düşünce oynaşmasına girmek zor. Biz, ya yaşadığımız çağın acımasız dişlileri arasında hırpalanıp duruyoruz ya da geçmiş zamanın içinde kendimizi yitirip büsbütün yok olan şeyleri arayıp duruyoruz. Örneğin ahlak gibi. 119 Geçmekte olan zamanın getirdiklerini gözardı ederek zihinsel ve maddesel uykulara dalmanın, en hafif deyimiyle tembellik olduğunu kavramak zorunludur. 126 Büyük şehirde yaşayışın çarklarına giren insanların, zamanı çalınmakta ve özgürlüğü hırpalanmakta. 131 Mimarın görevi, gelecekteki yaşayışı, yaşama mekanı biçimine sokacak bir planlamayı yapmaktr. Tüm planlamalar gibi mimari proje tasarımı da, "Geleceği düzen altına almak"tır. Biraz daha üstüne basarak söyleyelim, yaşanacak mekanları planlamaktır. Devletlerin yıllık bütçelerinden başlayarak geleceği düzenleyecek tüm planlamalar gibi... 159
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.