Gönderi

90 syf.
9/10 puan verdi
"Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir." Kitabın ilk sayfasında böyle bir cümle yer alması bile içinde barındırdığı güzelliği anlatmaya yeter bence. Sizler kaderinizi değiştiren kitapları hatırlar mısınız,bilmem. Ben hatırlamıyorum. Ama iki kitap var ki hiç unutamıyorum. Kaderimi değiştirdikleri için değil. Kaderimi değiştirebileceğimi bana öğrettikleri için. Kitaplarla yakın ilişkileri olan bir aile de yetişmedim hatta kitaba verilen parayı boşa harcanmış sayan bir ailede yetiştim desem onlara haksızlık etmiş olmam. Neyse ki artık böyle sorunlarımız yok. İlk okuduğum ve sahip olduğum kitap ikinci sınıfa giderken öğretmenimin bana hediye ettiği Denizler Altında Yirmi Bin Fersah kitabıydı. Basit bir kitap değil mi? Nasıl birine kaderini değiştirebileceğini öğretebilir ? Öğretir arkadaşlar. Sekiz yaşındasınız varolduğunu düşündüğünüz dünya yüz elli hanelik bir köy ve aile bireylerinizin çalıştığı ismi dışında hakkında hiç bir şey bilmediğiniz Ankara'dan ibaret. Adamın biri çıkıyor ve size değer verdiğini,size inandığını somutlaştırarak kendine ait olan bir şeyi size veriyor. Hayatınız da hiç deniz görmediniz,fersah ne,mil ne bilmezsiniz. Okumaya başlıyorsunuz,kendinize ait olan ilk kitabı okumaya. Bu öylesine basit bir eylem değil. Hissettirdiği şeyi kaç yaşına girersem gireyim asla unutmam ve kaç kitap olursam olayım anlatamam. Kitabı okudunuz ama anlamadınız çoğu yerini. O adam size soruyor nasıldı anlat. Hesap sorar gibi,özet çıkar der gibi değil. İnce, naif,şevkatle. Anlatmaya çalışıp bocalıyorsunuz. Yeniden okumanızı söylüyor ama anlamadığınız sayfaları Türkçe defterinize yazmanızı da ekliyor. Okuyorsunuz, yazıyorsunuz. İnceliyor yazdıklarınızı alıyor eline kitabı açıyor ilgili sayfaları ve okuyor size sonra tek tek anlatıyor eksik kalan yerleri zihninizde. O an size aslında kitaplarla kocaman okyanusa çok güçlü gemiler ile açılabileceğinizi anlatıyor. Geç anlıyorsunuz ama anlıyorsunuz bunu. Denizler Altında Yirmi Bin Fersah size komik gelecek olsa da benim gelinlik sandığımda saklanıyor hâlâ.( Teşekkür ederim Süleyman Aydın Hocam.) Okuduğum değil ama sahip olduğum ikinci kitap ise şimdilerde tarihçilerin var mıydı yok muydu diye tartışmaya tutuştukları Ulubatlı Hasan. Ankara'ya yeni taşındık bambaşka bir dünya. Şimdilerde ezbere bildiğim semtlerin,sokakların Ankarada olduğundan haberdar bile değilim o zamanlar. Bir komşumuz var alevi ama alevi ne sünni ne bilmiyorum o zamanlar. Her gelen tanıdık anneme komşunuz aleviymiş dikkat edin diyor ama annem her zaman olduğu gibi yine başkalarını ciddiye almıyor. İyi ki de almıyor. Canım annem,ne güzel kadınsın sen. İlk onlar geliyor bize Fatma Teyze ve benden iki yaş küçük olan kızı Bengisu. Sonra biz onlara gidiyoruz. Sonra onlar bize,biz onlara. Komşu oluyoruz yahu! Kim alevi kim sünni kim zengin kim fakir kenara bırakıyoruz. İnsan oluyoruz. Karşımızdakini iyi bir insan olduğu için kabullenmeyi tercih ediyoruz. Böyle şöyle diye reddetmiyoruz. Gidip geldikçe Bengisu'nun kitaplarını okumaya başlıyorum. Seri seri çocuk kitapları. Aile benden hiç bir şeyini sakınmadığı gibi çocuklarının kitaplarını da sakınmıyor. Okuyorum, okuyorum sıra Ulubatlı Hasan'a geliyor. Onu da okuyorum. Bitince yeniden okumak istiyorum çok beğendim çünkü. Bengisu yeniden okumak isteyince çok beğendiysem benim olabileceğini söylüyor ve Fatma Teyzeye bana verip veremeyeceğini soruyor. Cevap şaşırtıcı değil. Tabi ki Şerife ablana verebilirsin. Annemin tüm reddine karşılık Fatma Teyze üstün geliyor ve kitap benim oluyor. Ulubatlı Hasan bana milli duygular ve inancın yanı sıra insanı insan olduğu için sevmeyi öğretiyor.Ulubatlı Hasan da sandıkta. (Teşekkür ederim Bengisu ve onun güzel ailesi.) Ben bu iki kitap ile nasıl kaderimi değiştireceğimi öğrendim. Ve okuduğum onlarcası ile de değiştirmek için çaba sarf ettim. Zamanım olduğu sürece sadece kendi kaderimi değil başkalarının kaderini de değiştirmek için mücadele vereceğim. Kağıt Ev'i okuyun dostlar. Bana hiçbir şey kaybettirmedi aksine yazdığım anları yeniden yaşamamı ve sizlerle paylaşmamı kazandırdı. Size de bir şey kaybettirmez. Kazandırabileceklerinin çokluğuna da ben karar veremiyorum, okuyun ve siz verin. İncelememi daha önce hiç böylesi bir benzetme görmemenin hayranlığı içinde kitabın "otlar ve çiçeklerle bezeli, kimsenin açmayı başaramayacağı mühürlü, dikdörtgen, sert kapaklı, her biri kendi hikâyesini taşıyan ve toprağın neminde gizli kalmayı arzulayan kitaplar misali duran mezarların arasında yürüdüm." cümlesiyle bitirmek istiyorum. Hikayemizi anlatan kitabın son sayfasına kadar hepinize insancıl mutluluklar dilerim. Keyifli okumalar. :)
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012.2k okunma
·
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.