Tarihimizin şüphesiz en tartışmalı isimlerinden birisi Enver Paşa'dır ve Paşa hakkında ortaya atılan 2 iddia vardır: Ortaya atıldığını söylediğim iddialar mesnedsiz ve safsatadan başka bir şey değildir. Bir kesim Enver Paşa'nın "İmparatorluğun batmasına sebep olan hain" olduğunu ileri sürerken diğer kesim Paşa'yı yere göğe koyamıyor. Büyük bir asker, kahraman ve "Turancı" olduğunu söylüyor. Bu iddiaların ne ilki ne de diğeri doğrudur, ikisinin de gerçekle zerre alakası yoktur. Öncelikle bu iş için şart olan ve değişmeyen kuralı söyleyeyim: Tarih kulaktan dolma bilgilerle, tahminlerle ve temenniyle değil belgeye dayanılarak yazılır... Enver Paşa memleketi için bir şeyler yapmaya çalışan, imparatorluğu çöküşten kurtarmaya uğraşan ama geniş hayalperestliğinin tesirinde aldığı bazı yanlış kararların neticesinde mağlup olmuş bir askerdir! Üstelik uğradığı bu mağlûbiyet sadece kendi hayatına değil, bize yani koskoca bir imparatorluğa mâlolmuştur! Hakkında ortaya atılan "vatan hainliği" abartılı, saçma ve hatta esfeli safiliktir daha ziyade aptallıktan öte bir yaftalamadır; zira mağlûbiyet her asker için mukadderdir ve mağlup olan askeri "hain" diye nitelemek zavallılıktır. Kişileri efsaneleştirmeyi pek severiz ve efsaneleştirmek istediğimiz istediğimiz şahıs mücadelesinde başarılı olamasa bile onu kurtarıcı, kahraman gibi gösterip "asıl kahraman" olarak sunmak maalesef en fena âdetlerimizden ve hatalarımızdan biridir. Zira Enver mücadelesinde mağlup değil de galip olsa idi Türkiye'de bugün Atatürk'ün ismi yahut "Kemalizm" kavramı değil Şark milletlerine mahsus yüceltme merakı ile "Enver" ve "Enverizm" sözleri işitilecekti. Şunu da ifade etmeliyim ki: İstiklal Harbi'nin başında Mustafa Kemal değil de Enver yahut İttihad ve Terakki'nin bir başka hayalperest mensubu bulunsa idi, perişan olmuştuk! Hayal uğruna girilen bir savaşa döner ve neticede Sevr'den beter hale gelirdik. Enver Paşa'yı hataları ve sevapları ile tarihe bırakıp "geçmişin önemli bir şahsiyeti" olarak kabul etmek yerine hatırasını rekabet, mukayese, hakaret ve didişme vasıtası yapmaya devam ettiğimiz müddetçe, ruhu, emin olun, asla huzur bulmayacaktır! Şunu da unutmayınız Enver Paşa'nın İstanbul'dan ayrılıp şansını başka iklimlerde arama hevesi ile Orta Asya' da giriştiği ve 4 Ağustos 1922 sabahı şimdi Tacikistan'ın sınırları içerisinde bulunan Pamir Dağları'nın Abıderya Köyü'nde bir Rus mitralyözü ile noktalanan hayatı, hüzün ötesi ıztıraplarla dolu uzun bir mücadeledir ve Paşa şehid olduğunda sadece 41 yaşındadır...

EnverMurat Bardakçı · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015814 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ömer Faruk ZENGİN