Gönderi

Hikmet, birden kımıldadı: “Galiba benden söz ediliyor.” Sermet Beye döndü: “Benim neden evlendiğimi biliyor musunuz albayım?” Hüsamettin Bey şiddetle itiraz etti: “Saçmalama Hikmet. Kimseye bunu yapmaya hakkın yok.” Hikmet güldü: “Daha başlamamıştım albayım. Neyse, bunu da geçelim bir kalem. Yalnız, unutmayın albayım: Bununla altmışdört kalem etti. Beni hep durduruyorsunuz albayım. Bir gün beni kimse durduramayacak. Ve kendimi rezil etmeme izin verilmedikçe, ben de elâlemi rezil etmeğe devam edeceğim. Ve herkes kaybedecek bu yüzden.” Heyecanlı görünmüyordu. “Her şeyi bir düzene koymak gerekiyor Sermet Albayım. Ben bu yüzden evlendim ve bu yüzden ayrıldım.” Hüsamettin Albay dayanamadı: “Saçmalama Hikmet.” Hikmet, eliyle bu itirazı ikiye biçti. “Siz albayıma bakmayın Sermet Bey. Tarih gibi, boşanmalar da zaman zaman yeniden yorumlanır. Bununla ne demek istiyorum acaba?” Düşünceye daldı. “Önce konuşur, sonra düşünür,” dedi Hüsamettin Bey, yavaş bir sesle. “Hepimiz gibi.” Hikmet’e döndü: “Belki de bir temsil vermek istiyordun; Sermet’e kendini göstermek istiyordun.” Başını salladı: “Yeni tanıdığı birinin karşısında çok tedirgin oluyor bu çocuk. Yanlış anlaşılmaktan, eksik anlaşılmaktan korkuyor. Müktesebatı neyse, hepsini birden ortaya dökmek istiyor. Hikmet doğruldu: “İşte bunun için ayrıldım karımdan. Sevgi olsaydı, şimdi benim bu gülünçlüğümü örtbas etmek isterdi. Beni anlamadılar, Sermet Albayım, beni anlamadılar. Önceleri, bana engel olun diyordum. Karımla, bana engel olsun diye evlendim. Belki de, bu yüzden, asıl kabahat bende.” Hüsamettin Bey telâşla atıldı: “Hayır, itiraz etmiyorum; yüzüme bakma öyle.” Hikmet, başıyla, albaya teşekkür etti. “Karım, beni anlamadığı için, önceleri bana engel olacağı yerde, alabildiğine boş bıraktı beni. Çünkü, beni kazanmak istiyordu. Sonra da, herhalde beni kaybetmek için olacak, oyunlarıma hiç izin vermedi. Sonra, her yerde yasakladılar beni. İnsan içine çıkamadım. Sonunda, Hüsamettin Albayım, beni seyretmeye razı oldu. Onun da dayanamadığı oyunlar var elbette.” Durdu, düşündü: “Bu sefer, önce düşündüm albayım. Şimdi söyleyebilir miyim?” Albay güldü: “Bir sözü de karşılıksız bıraksan olmaz mı? Söyle bakalım.” “Düşündüm ki, bu söylediklerimle ne demek istediğimi hiç anlamıyorum.”
Sayfa 76 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.