ÖZGÜR KUDÜS !
"Üç vakte kadar konuşmalı; hayattan, ölümden ve sonra... " Konuşmalı yıllardır sustuğumuz var olan, bizi kemiren bütün duygulardan. Çünkü:
" Söz yorgunuyuz hepimiz, Çağlardan çağlara berkittiğimiz sancılarla geldik yaşamın kıyısına,
Sükuta esir çığlıklarız hepimiz,
Zincire vurulmuş özgürler...
Kısılan seslerimizle bozguna uğramış öykülerimiz var..."
İnsandan, insanlıktan başlayalım ... O, bir yanı sadakat öbür yanı nankörlük; bir yanı celadet öbür yanı cebanet; bir yanı teslimiyet öbür yanı isyan olan bir geçit üstünde bulunuyor. ( 
Rasim Özdenören ) Aslına bakarsanız o kadar ince bir çizgi ki bulunduğumuz yer kıldan ince kılıçtan keskin diye nitelendirdiğimiz sırat gibi.. Yaşarken araftayız hepimiz; cevap anahtarı eline verilmiş buna rağmen bir türlü doğruyu bulamayan, en büyük imtihanı insanlık olan oda şu anda önünde duran öğrenci misali ...
"Ve Kudüs şehri.
Artık yer şehri, toprak şehri.
Bakır yaprakların,çelik gövdelerin,acımasız yüreklerin.
Demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.
Kurşundan çiçeklerin şehri..."( 
Alınyazısı Saati - Şiirler IX ) olan;
"Orada bir çocuk aç ve ağlıyor
Güneş katlanıp dürüldüğünde bir şey kalmayacak geride
Çok şey bilmemiz, siyaset, sanat, edebiyat...
Hiçbir işe yaramayacak...
Hamasi kelimeler, bıçkın seslerimiz,
Yarına dair emellerimiz, ümitlerimiz, - ecek, -acak ile çe- kimlenmiş fiiller...
...
Ortadoğu sokaklarından taşan yaralar bulvarlara dökülürken,
Şehirlerin meydanlarını günahlarımızın selleri götürecek. Çünkü orada bir çocuk aç ve ağlıyor!"
Bir değil binlerce yüreğinde iman ateşi olan çocuk hare hare yakıyor içimizi...
Ve insanlık düştü insanlıktan" dediğimiz insan olmaktan utandığımız, dilin suskun, kulakların sağır, gözlerin kör olduğu, dünyanın sustuğu, binlerce yıl üzerimizden silinmeyecek insanlık suçu barındıran izlerin var olduğu noktaya geliyoruz...Lakin;
"Yarın da küfür karşısında susmuş, perişan, korkak Müslümanların değil, fetih muştusunu içinde taşıyıcı, mukaddes değerlerinden heyecan ve gücünü alıcı, Hz. Hamza gibi gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan, yiğit müslümanlar olacaktır..." ( 
Son Kalenin Burcundan)
"Tûr Dağı'nı yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum..."
şuuruyla bilinçlenmek, o yolda yüreklerimizi ortaya koymak, binlerce Hamza olarak var olmak; tarafımızın belli olması duasındayız.. Çünkü
"Ve Allah'ı, zalimlerin yaptığı şeylerden gåfil sanma. Sadece onları, gözlerin dehşetten açılacağı güne tehir eder." (İBRÂHÎM-42) inancındayız elhamdülillah...
Her satırında kendimi bulduğum, bir çok bakımdan bana hitap ettiğini söyleyebileceğim bu eserin kesinlikle okunmasını tavsiye ederek yazmaya çalıştığım incelememi keyifle okunmasını tavsiye ederek;
"Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin...
diyerek sonlandırıyorum...
·
1 plus 1
·817 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.