Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
2/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Kitabı beğenemedim...
Bu kitap şiir kitabı değil ama şiir formatında yazılmış. Sözlere anlam eklenmeye çalışılmış ama başarılı değil ne yazık ki.. Kitabın konusu aslında güzel ama anlatım o kadar gereksiz şekilde dağınık ki, o duyguyu hiçbir zaman alamadım. "Okula gittim, okul güzeldi. Bir kelebeğin kanadı gibi... Eve geldim sonra annem kahve yapmıştı, benim annem evde durmaz ki... Ailem yok benim, dağınık. Babam öyle ilgilidir ki..." Bu tarzda bir kitabı baştan sona nereye kadar okuyabilirsiniz? Her sayfası böyleydi işte. Bir de bu kitap yarışmalara finalist falan olmuş, buna çok ama çok şaşırdım. En sevmediğim kitap anlatımı tarzıdır bu kitap gibileri ama çok eskiden beri okuma listeme aldığım için 1 ay öncesinde indirimde görünce aldım. O sebeple de sabrettim ama boşa geçen bir okuma faslı oldu resmen... ** Kitabın konusuna gelince; baş karakterimiz liseye geçtiği ilk sene babasının eşcinsel olduğunu öğreniyor ve aile kavramını sorguluyor kendince. Ama öncesinde de aslında mutlu olmayan kızımız daha melankoliye bağlıyor, öyle ki okurken "anne babası cinayet işlemiş gibi" nefretle yaklaşıyor hep. Anne öncesinde evi terkedip gelmişti, annesinden de annelik görmemiş iki evlat var bu arada. Eşcinselliği sorun ediyor ve ailesine küsüyor derken, bunu da karıştırıyor araya. Babasının erkek arkadaşı, baş karakterin öğretmeni bu arada. Anne babası "açık evliliğimiz vardı, biz birbirimizi sevdik ama böyle devam etmek istedik" deyince, kız daha da içine kapanıyor. İşte tüm bunları anlatırken de garip hallere giriyor ki, rüyaları ve betimlemelerini okudukça çok sıkıldım; betimlemeleri çok anlamsız ve kitaptan bağımsızdı çünkü! Oysa konu biraz anlamlı idi aslında; babasının Aids olduğunu öğreniyor bir gün kızımız eve gelince, o zaman babasını dinlemeye ve anlamaya uğraşıyor. Başta kabullenmese de, kız kardeşinin lgbt yürüyüşü hazırlıklarına yardım ediyor ve o yürüyüşe katılıyor da. Yani dünya üzerinde varlıklarını kabul ediyor babası gibilerin. Kitap orada anlam kazanıyor! "Hah diyorum, kitap şimdi bir yere bağlanacak!" Anlatım tarzı ciddiye almama izin vermiyor ki, ruh yok anlatımda; duyguya giremiyorum! Babasına biçilen 1 ay ömrü bekliyoruz kızla, kız anlatımda öyle boş yapıyor ki; üzülemiyorum ne babasına ne kıza. Sıkılıyorum sadece. Velhasıl, babası bir ayda değil 2 ay sonra ölüyor. Babalarını gömüyorlar, üstüne istediği gibi partiyle de yaşamını kutluyorlar. Babasının erkek arkadaşını da aileden biri kabul edip onunla süreci atlatıyorlar, en son kızlar ile annesi de bağ kuruyor ve kızı üniversitesine arabayla gönderiyorlar ve kitabı bitiriyoruz. Kitap benim bu anlattığımdan da duygusuzdu. O yüzden bu kitabı beğenemedim ve puanım 4 desem de 3 bile vermeye gönlüm el vermiyor. Bu anlatım tarzı bir sanat ise bile kusura bakılmasın ben bu anlatımı hiç ama hiç sevemedim... *** Eklemek istiyorum bir de; Çerezlik kitapları neden okuyorsunuz diye kızan "klasikçiler", duygudan yoksun kitapları sorgulayın önce. Çerezlik kitaplarda duygu da var, sorgu da, yerinde betimleme de var; okurken insanın hayal gücünü geliştirmek de var... Hiç değilse bile hoş vakit geçirmek mümkün ve edebi yazı dili ile güzel anlatımlar var birçoğunda... Üzücü ama gerçek, son senelerde okuduğum en kötü anlatımlı kitaptı. Puanım artık 10 üzerinden 2,5 o sebeple. Okumak isteyenlere yine de okumayın demem ama o duyguyu alabilenlere hayret edebilme hakkım var. Bu kitabı okuyanlar bir de güzel yorum yapmışlar ki, her kitap yorumuna inanmamayı bu kitap sayesinde keşfetmiş oldum böylece... Sevgiler.
Gökyüzüne Tutunurken
Gökyüzüne TutunurkenCordelia Jensen · Yabancı Yayınları · 2017172 okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.