Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap, Stefan Zweig'ın denemelerinden yapılan seçkilerden oluşuyor. Denemelerin başlıkları şu şekilde; * Tarihsel Gelişimi İçinde Avrupa Düşüncesi Bu yazısında Avrupa'nın kısa bir tarihini anlatıyor ve Birleşik Avrupa Devletleri idealinden yani Avrupa Birliğinin öneminden bahsediyor. Bu yazı çok bizlik değil, sıkılabilirsiniz fakat kitabı yarıda bırakmayın çünkü bir sonraki yazıdan itibaren kitap hem akıcı hem de ufuk açıcı. * Yarının Tarihçiliği Bu yazısında hemen her ülkenin çocuklarına tarihin çarpıtılmış ve kendi ulusunu subjektif bir şekilde övücü olarak anlatıldığını hatta empoze edildiğini işliyor. Okul kitapları ile yapılan bu çarpıtmanın sonucu olarak çocukların yanlış bilgiler ile yetiştirildiğini ve bu çocuklar büyüdükten sonra da artık bu yanlış bilgileri kolay kolay düzeltemediğini özellikle vurguluyor. Aynı sorun bizde de var. Ayrıca nefret ve savaş tutkusunun da propaganda ile bir nesile işlendiğini ve bu tutkunun bir nevi kahve, nikotin gibi bünyeye alışkanlık olarak yerleştiğini ve bu tehlikeli halin artık orta yaş ve üzerinde düzeltilmesinin çok zor olduğunu, o nedenle tüm gücümüzle çocukları ve gençleri bu hastalıktan uzak tutmak için çalışmamız gerektiğini ve aslında bunun bizler için asli bir görev olduğunu belirtiyor. Stefan Zweig yarının tarihini yazarken, bizi, sadece savaşları değil insanlığın gelişim fetihlerinin de yani insanlık tarihinin güzelliklerini de yazmaya davet ediyor. Bu yazısı 20 sayfa ve tamamı alıntı yapılacak kadar çok önemli. Bu bölümden bir alıntı: "Daha başlangıçta, her söyleneni almaya hazır beyinlerimiz, dünyamızda en önemli şeyin savaş, bir insanın, bir ulusun en önemli ediminin de zafer olduğu düşüncesiyle sürekli yıkanmıştı. Hem bizim kuşağımıza hem de korkarım bütün Avrupa ülkelerinde bugünün kuşağına dünyamızda yalnızca başarının önem taşıdığı, vatanın yararına olduğu takdirde, savaş dahil her türlü kaba güç uygulamasının yalnızca caiz değil, aynı zamanda istenmeye değer olduğu düşüncesi genç yaşlarda benimsetilmeye çalışıldı. Bunun sonuçlarını şimdi gördük. Bu düşünceler, günümüzde dünyayı yıkmakta olan öfkeye, nefrete ve huzursuzluğa kaynaklık etti." Sayfa 46 * Balzac Üzerine Notlar İsmi üstünde Balzac'ı anlatıyor kısaca. Bu bölümden bir alıntı: "Açıklanması olanaksız bir sanatçıyı bütünüyle açıklamaya kalkışmak, nasıl düşünülebilir?" Sayfa 63 * Marcel Proust'un Trajik Yaşamı Proust'un hüzünlü hayat hikayesini kısa fakat oldukça etkileyici bir şekilde anlatıyor. Ayrıca yazarın Kayıp Zamanın İzinde isimli roman dizisini nasıl yazdığı ile ilgili güzel bilgiler de veriyor. Bu bölümden bir alıntı: "Şimdi ruhbilimcileri ilgilendirecek bir soru: Birincil olan nedir? Hasta ve yaşamaktan âciz bir insan olan Marcel Proust, on beş yıl boyunca salt içinden öyle geldiği için mi böylesine aylak bir yaşamı sürdürmüştür? Tuttuğu notlar, yalnızca çok çabuk geçip giden bir sosyete yaşamının uzantıları mıdır? Ya da Proust salonlara, tıpkı bir kimyagerin laboratuvara ya da bir botanik bilgininin çayıra gitmesi gibi, büyük bir yapıt için belli etmeksizin malzeme toplamak amacıyla mı gitmektedir? Sergilediği maske midir, gerçek yüzü müdür? Günlerini gün etmekten başkaca bir şey düşünmeyenlerden biri midir, yoksa bambaşka bir âlemden gelme bir casus mudur? Aylak aylak dolanmasının nedeni, sırf böyle yaşamaktan hoşlanması mıdır, yoksa hesaplı bir davranış mı?" Sayfa 79 * Dünyaya Açılan Kapı Olarak Kitap Zweig bu yazısında bir gemi yolculuğunda karşılaştığı ve güzel sohbetler ettiği İtalyan bir gencin, kendisine gelen mektubu okumasını rica etmesi ile birlikte bu gencin okuma yazma bilmediğini öğrenmesi ile yaşadığı şaşkınlığı anlatıyor. Bir insanın okuma bilmeden nasıl yaşayabileceğini tahayyül etmeye çalışıyor, kendini onun yerine koymaya çalışıyor. Tabi başaramıyor ve bu kez de kendini kitaplar olmaksızın nasıl yaşayabileceğini düşünmeye çalışıyor. Ve tabi bu düşünme ona kitapların kendisi için ve her okur için ne kadar büyük bir zenginlik olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu bölümden iki alıntı: "Kendini kitaplara kapamış olanın dünyasının ne kadar dar olduğunu düşünmek, beni sarsıyordu." Sayfa 92 "Kitap, yalnızca kendi özel yaşamlarımızda değil ama her yerde bütün bilginin ve bütün bilimlerin başlangıç noktasıdır. Ve insan hayatın bütününü, ancak kitaplarla kurduğu içtenliğin yoğunluğu ölçüsünde derinliğine yaşayabilir; çünkü sevgi dolu olan insan, ancak kitabın görkemli yardımları sayesindedir ki dünyayı yalnızca kendi gözleriyle değil, fakat bir mucize gibi, sayısız insanların ruhsal bakışlarıyla görebilir." Sayfa 95 * Paul Verlaine'in Yaşamı İsmi üzerinde Paul Verlaine'in kısa hayat hikayesini anlatıyor. Bu hikayede alkolün bir insanın hayatını nasıl alt üst ettiğini bir kez daha görüyoruz. Ve tabi ders alma lüzumu duymuyoruz! Bu bölümden bir alıntı: "Paul Verlaine adı, mermer ve bronzdan bir kahramanlık anıtının değil, fakat kaderin eliyle yoğrulmuş, gelip geçici, ama unutulmaz bir acı yumağının ifadesidir." Sayfa 100 * Arthur Rimbaud Şair Rimbaud'un kısa hayat hikayesini anlatıyor. Çok ilgi çekici gelmedi bana. * Mektup Sanatı Sadece iki sayfalık bir yazı. Bu yazı Stefan Zweig'ın Yalnızlıkların İçinden Mektuplar isimli bir kitaba yazdığı sonsözden alınmış. Bu bölümden bir alıntı: "Belki de zamanımızda en anlamlı mesajlardan bazılarını yitirmiş olmamızın tek nedeni, bu sanatı, mektup yazma sanatını görünüşte artık unutmuş olmamızdır." Sayfa 129 * Din ve Toplum Açısından Bir Düşünür Olarak Tolstoy Bu yazısı Tolstoy'un 53 yaşından itibaren hayatın anlamını, ne için yaşadığını ve sonun ne olacağını sorgulamaya, araştırmaya başladığı süreci anlatıyor. Tolstoy'un bu bir nevi Diriliş'i olan sürecin saygı ve övgü ile anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Esasında her insanın yapması gereken bir süreç bu. Bu bölümde Hıristiyan dünyasının sahteliğini ve bu sahteliği yıkmaya ve böylelikle hakikate ulaşmaya çalışan bir düşünürün mücadelesini okuyoruz İşte bu konuda çok önemli iki alıntı: "Doğrunun tedirgin araştırmacılarının başına ne gelirse, Tolstoy da onu yaşar. İncil'in yasalarına ve buyruklarına artık uyulmadığını, Rus Ortodoks Kilisesi'nin Hz. İsa'nın öğretisi diye tanıttığının, artık kesinlikle İsa'nın "gerçek" öğretisi olmadığını saptar." Sayfa 136 "Hıristiyanlığı yeniden kaynaklarına geri döndürmek ve yalnızca Kutsal Kitap'ta yazılı olanlara göre yaşamak isteyenlerin hepsi gibi, Tolstoy da Yeniçağ'ın gördüğü en kararlı devlet düşmanlarından, en coşkulu anarşistlerden ve anti kolektivistlerden biri olma yolundadır." Sayfa 137 Ve sonra bu hakikati bulma ve anlatma çabasında olan insanın çılgınca taşlanması var sırada; "Tolstoy, kısa bir süre sonra bütün hataları ve sevaplarıyla XIX. yüzyıldaki modern kültürün ve toplumun en amansız, en tehlikeli düşmanı olur; daha önce sanatsal açıdan çağının en büyük yaratıcısı olan bu yazar, şimdi eleştirmenlerin en yıkıcısıdır." Sayfa 137 * Seine Kıyılarındaki Balıkçılar Zweig bu yazısında insanların toplumda yaşanan bir acıya ilk önce çok duyarlı ve ilgili olduklarını fakat bu acılar yinelendikçe artık duyarsızlaşmaya ve ilgi duymamaya başladıklarını anlatıyor. Bu bölümden bir alıntı: "Ve ben kendime bu zamanda en çok neden acı duyduğumu sorduğumda, böylesine ölçüsüz acılar yaratan bir zamanda her şeyi birlikte duyumsayamamaktan, bu zamanın insanlarla birlikte insani acıları birlikte duyumsama gücünü de katletmesinden acı duyduğumu itiraf etmek zorunda kalıyorum." Sayfa 158 Kitabı önemle tavsiye ediyorum. Herkese faydalı okumalar dilerim.
Yarının Tarihi
Yarının TarihiStefan Zweig · Can Yayınları · 2019535 okunma
·
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.