Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
92 günde okudu
Şeytandan günümüze ırkçılık
Kitabı beğendim herkese tavsiye ederim. Kitap konusu hakkında çok şey söylemek istiyorum fakat kısa özet geçerek yetineceğim . Birçok insan milliyetçi olduğunu iddia eder fakat ırkçılık hastalığına yakalandığının farkında değil. Farkında olmak istiyorsanız bu kitabı okuyun derim. Kitabın içeriğini " Günümüzde şahit olduğumuz İsrailin Filistinli kardeşlerimize yaptığı zulmün altında kendi kavmini çok sevmesi ve diğer kavimleri sevmemesi onları kendilerinden aşağı görmesi onların efendisi olduklarını düşünmesi yani kısacası ırkçılık yatıyor. Birine olan sevgi, adaleti engellememelidir. Kur'an-ı Kerim'de de akrabaların aleyhine de olsa adaletli davranmak emredilmektedir. Adaletin olmadığı yerde zulüm olur. Farklı soydan olana dil uzatmak, ırkı ve milliyeti ne olursa olsun "Bütün mü'minler ancak kardeştir" hükmüyle ebedi kardeş olan İslam ırklarını birbirinden ayırır, aralarına soğukluk ve yabanilik sokar ve ırkçılıkla diğer İslam milletlerini ifsat eder. Hålbuki bütün inananlar imanla aynı aşiretin fertleri ve bir unsur hükmüne geçmişlerdir. Irk milliyeti yerine, ruhu Kur'an ve İslamiyet olan kutsi İslamiyet milliyetini tanırlar. Karşımızda düşman vaziyetini almış aşiretler hükmünde insanlar ve topluluklar var ve onlar ihtilafımızdan istifade ederler. Onlara karşı "Bütün mü'minler ancak kardeştir" kutsi kalesinde, hep birlikte ve bir bütün olarak yer almamız gerekir. Hangi irk ve kabileden olursa olsun, ırkından dolayı kimsenin kimseye üstünlüğü, fazileti ve rüçhanı yoktur. Üstünlük Resulullahin zaman zaman vurguladığı gibi din ve amel-i salihle yani kalbin ameli olan iman ve azaların ameli olan işlerledir. Amel-i salih, "emirleri yapmak ve nehiylerden kaçınmak" oluyorsa, takvalı mü'minler takva nispetinde ve takvalarınca Allah katında üstündürler. İnsanı üstün kılan gerçek nesep ve nispet budur. Irk farkı mevhum ve itibari bir farklılıktır. Neseplerin birinin diğerine üstünlüğü olmadığı için, neseple övünmek de anlamsızdır. Aslında gerçek hasib nesib (şerif) ve asil olmanın yolu takvadır. Ayrıca kişiyi ırkı ve nesebi değil, Hz. Peygamber'in belirttiği gibi kötü huyluluğu, cimriliği, kırıcılığı, bedzebân, cimri ve korkaklık gibi mezmum vasıfları kötü yapar. Yerilmiş vasıflarla kötüleşen insanı soyu, ırkı ve bir nesebe intisabı kötülüğe düşmekten de koruyamaz. Öyleyse soyunu, ırkını şerefli/asil sayarak başkasına dil uzatmak, onlar hakkında incitici, tahkir edici ve yaralayıcı konuşmak anlamsızdır. Bu durum Müslümanlar arasında sevgiyi azaltır, birlik ruhunu zayıflatır ve onları ayrılığa ve düşmanlığa iter. Irkçıları İslam ümmetinden ayrılmaya yönlendirir. Hz. Peygamber dört şeyin Cahiliye işi ve kültüründen olduğunu açıkladıktan sonra bu dört şeyi şöyle sıralamıştır: "Haseple iftihar, nesep/soy sebebiyle (başkasını) ta'n, yıldızlarla yağmur isteme ve niyaha." Ayrıca Hz. Peygamber, hangi soy ve irka mensup olursa olsun Müslüman'a sebbin, yani onun hakkında aşağılayıcı ve kötü konuşmanın fısk olduğunu da belirtmektedir. Bu yüzden, bir ırkın mensupları, "biz şuyuz, biz buyuz" diye ırklarıyla övünmekle ve bu tür ayrımcılıkla günah işleyemezler. Her ırk mensubu dilini konuşabilmelidir. Bir ırktan olan taraf tutmamalı, ırkına tarafgir olma namına bir başka kavim ve kabileden olana zulmetmemelidir, onların hakkını çiğnememeli ve onlara dil uzatmamalıdır. Bu takdirde, konumu asabiyete ve ırkçılığa girmiş olur. Müslümanlar Cahiliye dönemini ve onun değerlerini terk ettikleri halde, içki yüzünden ona ve ondan olana yönelmişlerdi. Birincisi: Bunlardan ilki kavim ve kabile ile övünmek, asabiyete ve kabileciliğe yönelmekti. Oysa İslam bunu tasvip etmiyordu. Çünkü övünülen şey iyilik de olsa, bu Allah'tan geldiği ve O'nun bir nimeti olduğu için mü'min bununla övünmek yerine, bu nimeti kendinde gösterdiği için Allah'a şükretmeliydi. Ayrıca, iyiliği kendisine değil, Allah'a nispet ederek tahdis-i nimetle O'nu anabilirdi. Ayrıca Resulullah iyilikle fahrı ve övünmeyi yasakladığı gibi, "Meddahların yüzüne toprak saçınız" buyurarak, bazı mahzurlarından dolayı başkaları tarafından bir kimsenin övülmesini de hoş karşılamıyordu. Çünkü hayırlar, amel-i salih ve iyilikler, başkaları görsün, bilsin ve övsün için değil, Allah için işlenmeliydi. Ayeti kerimede ifade edildiği üzere, Islamiyet irkçılik ve kabileciliği ortadan kaldırmıştı. Artık eski dönemde kabul edildiği üzere yalnız bir kabile ve aşiretten olanlar değil, bütün müminler kardeşti. Kardeşlikte bütün kabileler, ırklar, aşiretler, Mekkeli muhacirler, Medineli Evs ve Hazrec, Araplar içinde yer alan Kureyş ve Arap olmayanlar ve kureyş dışındakiler bu açıdan bir ve bütündü. Üçüncüsü: Başka kabile ve soylara karşı kendini, ırkını ve Kabilesini övmek yanlış olduğu gibi, başka kabile ve ırkt olan iman kardeşlerini yermek, hicvetmek, grybet etmek, onlar hakkında kötü ve yaralayıcı konuşmak da yanlıştı. Ama içki yüzünden övgü, övgüde yalan ve abartı yapıldığı gibi, hiciv ve yergide de aynı şey yapılabilmekteydi. Oysa yalan da İslamiyet'in yasakladığı bir başka kötü işti. 4 Dördüncüsü: İslamiyet genel kabul olarak da nesebeple olursa olsun başkalarına sebbi, laneti, tahkiri, küçümsemeyi, ötekileştirmeyi, mü'min kardeşini kırmayı, ona eza ve işken ce anlamına gelecek şeyleri yasaklıyordu. İman artık, bütün mü'minleri bir kabile ve aşiretin fertleri gibi kardeş yapmıştı. Beşincisi: İçki yüzünden asabiyet, mufahara, övünme, seb, tahkir ve yalana girildiği gibi, bunlar sebebiyle Müslümanlar arasına kin ve düşmanlık tohumları da atılmaktaydı. Zaten asabiyet de, sonuçta farklı mensubiyetler arasına kin ve düşmanlık atıp onları birbirlerine karşı düşman etmek değil miydi? Oysa ne sebeple olursa olsun mü'minin mü'mine düşmanlik duyması, adavet ve kin beslemesi, onunla ilişkisini kesmesi, vuruşması ve dövüşmesi İslam tarafından onaylanmıyordu .Altıncısı: Görülüyor ki içki, yalan, düşmanlık, karşılıklı övünme, ırkçılık ve asabiyet arasında bir bağ vardı... Hepimiz biliyoruz, ilk ırkçı şeytandı. Allah Ademe secde etmesini emrettiğinde, itiraz etti. "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan deyip, kökenine atıfla üstünlük tasladı. İblis'in 'köken' üzerinden ürettiği bu kibir, sonradan ne yazık ki insana da bulaştı. Nitekim insanlık tarihi, bir anlamda "ırkçı” çatışmaların da tarihi. Sadece son ikiyüz yılda milliyetçilik/ırkçılık hastalığının sebep olduğu savaş ve çatışmalarda onmilyonlarca insan hayatını kaybetti. Dahası, aynı ırkçılık sendromuyla, İslam dünyası parçalandı. Yetmedi, her parça kendi içinde iç çatışmalara sürüklendi. Türkiye de bundan epey payını aldı. Kurucu kadronun Türkçü karakteri, reaksiyoner Kürtçülük, Arap milliyetçiliği, derken hepsi birden İslam milletinin kardeşlik duygusunu parçaladı. Ümmetin içinden geçiyor olduğu restorasyon sürecinde ise, asli kaynaklara müracaat ederek bu illetten kurtulmak kaçınılmaz. İşte, Şeytandan Günümüze Irkçılık, İslam kültürünün iki temel kaynağı olan âyetler ve hadislere müracaatla, ırkçılık konusunda ilâhî vahyin ve Resulullah'ın sünnetinin neler söylediğini, örnek olaylarla birlikte ele alıyor...
Irkçılık
IrkçılıkMurat Sarıcık · Nesil Yayınları · 20135 okunma
·
222 görüntüleme
Kalbivera okurunun profil resmi
➡️Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır." (Hucurât Sûresi, 13 ➡️ Bütün mü’minler kardeştir "Bütün mü’minler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının ki O’nun rahmetine erişesiniz." (Hucurât sûresi, 10) ➡️Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-  Efendimiz Şöyle Buyurmuşlardır: “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur...” (İbn Hanbel, 5/411) ➡️Resülullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü cahiliye ehlinin ölümü gibidir." (Müslim, İmare, 57) ➡️Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir. " (Ebu Davud, Edeb, 111-112) ➡️Ey İnsanlar! Allah sizden cahiliye gururunu ve atalarla övünme adetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkar, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Adem'in çocuklarıdır. Ve Allah Adem'i topraktan yaratmıştır..." (Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, 49; D 5116 Ebü Davud, Edeb, 110-111 ➡️Irkçılığın yegâne freni, İslâm’dır. İslam asabiyetçiliği ,ırkçılığı, milliyetçiliği , kibri kesin olarak yasaklamıştır. İslâm’da ırkçılığın hükmü nedir? Devamı yorumda➡️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.