Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

190 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
7. Konuşulamayan konusunda susmalı
Wittgenstein ile ilgili en çok alıntı yapılan kitabın en çok alıntı yapılan önermesi budur. Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen. (“Whereof one cannot speak, thereof one must be silent.”) Yani "konuşulamayan konusunda susmalı". Bu önermeyi, kitabın diğer ana 6 önermesinden bağımsız olarak ana bir önerme şeklinde incelemek gerektiğimiz kısmen doğrudur. Ancak bu önerme konusunda Wittgenstein'ın hakkının verilmediğini düşünüyorum. Tabi bu konuda ben bir uzman değilim, eğer bir yanlışım olursa da eleştirmekten çekinmeyiniz. Kant ile başlayan analitik a priori önermeler ile sentetik a priori önermeler arasındaki ayrımın, fenomenler ile noumenler arasındaki ayrımın, Frege üzerinde etkisi büyüktür. Nitekim kendisi bu ayrımın üzerine gidecektir ve Kant ile ayrıştığı noktalardan birisinin de matematik bilgisinin sentetik değil analitik a priori önermelerden ibaret olması gerektiğini savunacaktır. Ardından aritmetiği bir dizi aksiyoma indirgeyip tamamen mekanik birkaç mantıksal çıkarım aracı ile türetme girişimi furyası başlayacaktır. Bu görüş ile Viyana okulu şekillenecek, bilgisayarların gelişimi ve "makineler düşünebilir mi?" Sorusunun irdelenmesine kadar ileri gidecektir. Ancak Kant ve Frege (ve haliyle Russell ve Wittgenstein) bir konuda hemfikirdir: matematik sadece sayılardan ibaret değildir. Matematik tamamen kavramların birbiriyle ilişkilerinin irdelendiği (sayılar da birer kavramdır) en soyut ve sade dizgedir. Bu anlamda matematiği ve matematiksel anlama yetisini sayılara indirgemek, bir hesap makinesini dünyanın en iyi matematikçisi ilan etmek ile eşdeğerdir. Öyleyse bir matematikçinin hesap makinesinden olan farkı sadece zihninden 6 basamakları çarpma konusundaki işlevselliği değildir. Bilakis, doğada gördüğü nesnelerin (fenomenler) veya görmeden tahayyül etmeye çalıştığı şeylerin, veya hiç görmeyeceği şeylerin birbirleri ile soyut ilişkilerini bir dizi kavrama ve aksiyomlara indirgeyebilme yetisidir (2 sayısını göremezsiniz ama 2 kalem, 2 elma görebilirsiniz). Bu anlamda, Wittgenstein ele alındığında, kendisinin ilk ve en önemli önermesi de görmezden gelinmemelidir: "dünya olduğu gibi olan her şeydir." Bu temel önermenin hemen altındaki önerme ise "dünya olguların toplamıdır, şeylerin değil", der. Burada Wittgenstein çok kesin bir çizgi ile hangi yoldan gideceğini belli eder: pozitivizm. Eğer pozitivizmin yolundan ilerlenecekse, bilincimiz dışında bir dış dünyanın olduğunu, bu dış dünyadan duyumlarımızla aldığımız şeylerin hakikati bize verdiğini kabul etmiş oluruz. Bunu reddeden düşünceler de vardır. Mesela idealizm, ampiryokritisizm gibi (Berkeley bir örnek). Şimdi tekrar son önermeye dönecek olursak, "konuşulamayan konusunda susmalı" derken Wittgenstein'ı daha iyi anlarız. Konuşulamayan şeyler neler olabilir? Sadece içimize attığımız, yutkunup enseyi kararttığımız sözler mi? Hayır. Bir fenomen olmayan, (bir numen olabilir), gözlenemeyen, bilinemeyen, bilinemeyecek, denenemeyecek bir şey, bir kavramdan bahsetmektedir (unutmayın , dünya olguların toplamıydı, şeylerin değil). Olmayan bir renk mesela. (Aslında renk diye bir şey de yoktur. Sadece beynimiz belirli dalga boyu aralığındaki elektromanyetik dalgaları etiketler). Tahayyül edilebilecek her renk mor dalga boyu ile kırmızı dalga boyu arasındadır. Örneğin mikrodalgaları renkli olarak görmeyiz. Eğer ben bu dalga boyunda bir renk hakkında konuşmaya kalkışırsam saçmalamış olurum. Wittgenstein "konuşulamayan konusunda susmalı" derken bundan bahseder.
Tractatus Logico-Philosophicus
Tractatus Logico-PhilosophicusLudwig Wittgenstein · Metis Yayınları · 2011504 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.