Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir Yudum Kitap
İnsanın tek gayesi var, mutlu olmak. Çoğu vakit bencil bir istek olarak görülür bu. Sanki birileri mutlu olacak diye, ötekiler mutsuz olmalı. Birileri düzeni böyle kurdu çünkü, böyle gitmeli. André Gide, "Mutlu bir insandan yayılan aşk etrafa mutluluk saçar." der. Mutluluk bulaşıcı bir güzelliktir ... Andr é Gide - Pastoral Senfoni Çevirmen: Buket Yılmaz, Timaş Yayınları, s.39-41 "Gözleri olan insanlar mutluluğun ne olduğunu bilmezler." dedim bir süre sonra. "O zaman ben, gözlerim olmadığı için duyabilme mutluluğunu biliyorum." diye cevap verdi hemen. Yürürken bana sıkıca yaslanmış, küçük bir çocuk gibi koluma asılmıştı: "Papaz efendi, ne kadar mutlu olduğumun farkında mısınız? Hayır hayır, bunu hoşunuza gitsin diye söylemiyorum. Bana bakın bir: Söylenen şeyin doğru olup olmadığı insanın suratından anlaşılmaz mı? Ben bunu insanların sesinden bile anlayabiliyorum. Hani teyzem (artık karıma teyze diyordu) sizi onun için hiçbir şey yapmamakta suçladığı gün ağlamadığınızı söylemiştiniz ya, hatırlıyor musunuz? 'Yalan söylüyorsunuz papaz efendi!' diye bağırmıştım size. Ah! Doğru söylemediğinizi hemencecik anlamıştım sesinizden. Ağladığınızı anlamak için yanaklarınıza dokunmama gerek yoktu ki. "Daha yüksek sesle tekrar etti: "Hayır, yanaklarınıza dokunmama gerek yoktu." O bunları söylerken kızardım, çünkü hâlâ şehirdeydik ve gelip geçenler dönüp bize bakıyordu. Ama o, konuşmaya devam ediyordu: "Gördünüz mü, beni kandırmaya çalışmanız ne kadar yersiz. Her şeyden önce bir körü kandırmaya çalışmak hiç de hoş bir hareket değil. Hem de gördüğünüz gibi boşuna uğraşırsınız, kanmam ben." diye ekledi gülerek. "Söylesenize papaz efendi mutsuz değilsiniz, değil mi?" Ona cevap verirken, biraz da onun sayesinde mutlu olduğumu itiraf etmeme gerek kalmadan anlasın diye elini dudaklarıma götürdüm. "Hayır Gertrude, hayır, mutsuz değilim. Nasıl mutsuz olabilirim ki!" "Yine de bazen ağlıyorsunuz ama?" "Evet, birkaç kere ağladım." "Biraz önce bahsettiğim günden beri ağlamadınız değil mi?" "Hayır, o günden beri hiç ağlamadım." "Hiç ağlama ihtiyacı da mı duymadınız?" "Hayır, Gertrude, duymadım." "Peki söyleyin bakalım, o günden beri hiç yalan söyleme ihtiyacı da mı duymadınız?" "Hayır, güzel kızım." "Bana, bir daha beni hiç kandırmaya çalısmayacağınıza söz verir misiniz?" "Söz veriyorum." "O zaman hemen cevap verin bakalım. Ben güzel miyim?" Bu ani soru beni çok şaşırtmıştı. O zamana kadar Gertrude'un inkar edilemez güzelliğine çok fazla önem vermediğimi fark edince şaşkınlığım biraz daha arttı. Üstelik ne kadar güzel bir kız olduğunu bilmesinin pek de yararlı bir şey olduğunu düşünmüyordum. Hemen sordum: "Bunu bilmenin senin için ne önemi var?" "Bu konu beni biraz tedirgin ediyor." diye cevap verdi. "Bilmek isterdim ki... Nasıl anlatılır bu? Senfoni içinde çok çirkin bir ses olup olmadığımı bilmek isterdim. Bunu sizden başka kime sorabilirim ki papaz efendi?" "Bir papaz insanların yüzlerinin ne kadar güzel olduğuyla ilgilenmez." dedim mümkün olduğunca kendimi savunmaya çalışarak. "Neden?" "Çünkü ruh güzelliği yeter ona." "Demek çirkin olduğuma inanmamı tercih ediyorsunuz." dedi sevimli sevimli somurtarak. Öyle tatlı görünüyordu ki kendimi tutamayarak haykırdım: "Gertrude, güzel olduğunuzu çok iyi biliyorsunuz." Sustu, yüzü çok ciddi bir ifade aldı ve bütün yol boyunca öyle kaldı.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.