Gönderi

Geleceğimizde İslam Var'dan Alıntılar - 13
İslâm'ın halklara hızlı nüfuzunu sağlayan özelliklerinden biri de açıklığı ve hoşgörüsüdür. Zaten Kur'ân, kendilerinin de ortak kaynağı oluşturan Hz. İbrahim'in inancının mirasçıları Kitap Ehline, yani Museviler ile Hıristiyanlar; saygı göstermeyi ve onları himaye etmeyi emrediyordu. Bu hoşgörü, Fars'taki Mecusilere ve daha sonra Hindulara karşı da gösterildi. Öyle ki Fars ülkesinde Arap hükümranlığı kurulunca çok az sayıda Mecusi (Zerdüştçü) Hindistan'a göçtü. Onların oradaki zürriyetleri bugün de oranın Fars topluluklarını oluşturuyorlar. Sadece puta tapanlarla/müşriklerle sistemli olarak mücadele edildi. Müslüman olmayı reddetmelerine rağmen hem Yahudilerin, hem de onlardan daha fazla da Hıristiyanların kabullenilişi ve kendilerine duyulan güven öyle bir noktadaydı ki devletin en yüksek mevkilerine kadar tırmanabiliyorlardı. Araplar arasında İbn Serjun lakabıyla bilinen Şamlı Aziz Jan'ın dedesi, Şam'daki Emevi halifesinin başbakanı olmuştu. Şamlı Aziz Jan'ın kendisine de halife tarafından merkezi Şam'da olan bu imparatorluğun maliye yönetimi emanet edilmişti. Bu açılım zihniyeti Bağdat'ı hilâfet merkezi yapan Abbasilerle 750'den sonra da devam etti. Halife Me'mun 832'de, Üniversitesi ve rasathanesiyle birlikte Bilgelik Evi'ni/ Beyr'ül-Hikme'yi kurduğu zaman, burasının yönetimini Nestüri mezhebinden bir Hıristiyan olan Huneyn ibn İshak'a bıraktı. Bu tutum, bizim cihadı gerçek anlamı ve gerçek ufkuyla anlayıp yerli yerince oturtmamıza imkân veriyor. Cihadı kutsal savaş, yani İslâm'ın yayılması için girişilen savaş diye tercüme etmek Batılılarda gelenek haline gelmiştir. Nitekim İslâm Ansiklopedisi'ndeki cihat maddesinin yazarı oryantalist D. B. MacDonald yazısına şu vurguyla başlar: İslâm'ın silahla yayılması bütün Müslümanlar için dini bir yükümlülüktür. Halbuki Arapçadaki cihat ifadesi, doğrudan savaş anlamına gelmez. O konuda bir başka kelime mevcuttur: Harp. Cihat, Allah yolunda çaba, gayret manası taşır. Kur'ân çok açık ve net bir şekilde şöyle der: Dinde zorlama yoktur, Bakara, 2/256. İslâm'ı bir korkuluk, bir “kılıç dini” yapmak için delil gösterilen bütün ayetler, kesinlikle bağlamlarından koparılmış metinlerdir. Mesela dokuzuncu sure olan Tevbe'nin kılıç ayeti denilen beşinci ayeti, bağlamından koparılarak şu şekilde aktarılır: Puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün! Önünden ardından kopartarak tek başına vermek suretiyle benzeri birçok ayet Kur'ân'da rahatça bulunup gösterilebilir. Oysa bağlamına baktığınızda (Yukarıdaki ayetten bir önceki şu ayete bakınca görüleceği gibi Tevbe, 9/4), o kimselerin bir anlaşma yapıldıktan sonra o anlaşmayı daha önce çiğneyenler veya Müslümanları dinlerini ikrar ve inançlarının gereğini yerine getirmekten alıkoymaya yeltenenler oldukları apaçık belirtilir.
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.