Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
5/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Not: Bu incelemenin ana hatları kitap bittikten hemen sonraki 10 dakikalık bir motosiklet yolculuğu esnasında zihnimde belirenlerden ibarettir. Uzun uzadıya düşünmeden yazdığımı söylemeliyim. Kitabın ilk sayfalarından itibaren dinsel terbiyenin kokusunu aldım ve muhafazakâr taraf beni kıllandırdı. Çünkü dinsel ahlakın içinde çok fazla tatava olduğunu düşünüyorum. Yine de yazara katıldığım yerler oldu. Özellikle de bu çağın sığ ve savruk olduğu gibi kendini yaratmaktan aciz insanlarıyla ilgili eleştirilerine ve “bu çağın yeni kadınları” ile ilgili tespitlerine (Cinsiyetçilik yapmıyorum çünkü kadın odaklı giden bir kitap, erkeklere o kadar değinilmiyor. Onların da yerden yere vurulacak tarafları olduğunu biliyorum, şu an konu dışı). Bu konuda örnek olsun diye birkaç alıntı verebilirim. Bu alıntılara benzer çok daha fazlası kitapta mevcut ve en büyük hobisi linç etmek olan tayfaya bolca malzeme veriyor. #226229981 #226231540 Kitabın en hoşuma giden tarafıysa elbette danışanlarının yaşanmış hikayeleri oldu. Aslında oldukça bilindik hikayeler bunlar ama yazarın çözümlemeleri hoşuma gitti ve bir şeyler kattı. Olumsuz tarafa geçecek olursam, “eğer sevilmiyorsanız, sevmeyi bilmiyorsunuzdur”, “iyi niyetle başladığınız bir işte mutlaka başarılı olursunuz” minvalindeki hiçbir lafa katılmıyorum. Hayatın kaotikliğini fazla hafife alıyor çünkü. O kadar kesin kurallarla işleyen bir dünya yok, hiçbir zaman olmadı ve olmayacak da. En başta dediğim dinsel terbiye ve ahlak tatavalarının sonucu düşünceler bunlar. Kitabın en sonunda bir tavsiyeler listesi var. Bunların çoğu ortalama vatandaşa hitap ediyor olsa da güzel şeyler var. Her gün yeni bir şey öğrenin, bedeninizi güçlendirin, hareket edin gibi. Ancak özellikle bir cümleye dikkat çekmek istiyorum, hem de en önemli tavsiye olarak sunulana. O da “umudunuzu kaybetmeyin” lafı. Yazar muhtemelen “umutlu ol” şeklinde de düşünmüştür bunu. Ne kadar iyi niyetle söylenirse söylensin, oldukça lüzumsuz, düşüncesizce ve hakaret edercesine buluyorum bu tavsiyeyi. Çünkü hiçbir insan bile isteye umudunu kaybetmez ve umutlu olayım deyip de umutlu olamaz. Umut ya da umutsuzluk dolaylı yollarla kendiliğinden ortaya çıkacak bir sonuçtur. Umutlu olmak amaçlanamaz bir şeydir. Amaçlayıp da bir sonuç alamadığını gördüğünde umutsuzluğunu körüklemeye yarar. İnsan acı gerçeklerle yüzleşir; kendisiyle, hiçbir zaman tamamen kaçamayacağı çelişkileriyle, iki yüzlülüğüyle, bencilliğiyle, akıldışılıklarıyla ve en önemlisi duygularıyla. İnsanın yapabileceği ancak budur, sonra umut bir sihir gibi ortaya çıkabilir. Sonuç itibariyle kötü bir kitap değil, belli bir kesimin dünyasını ve o dünyanın iç dengelerini anlatıyor. Bu dünyaya saygım var ama benim dünyam diyemeyeceğim için yabancılık çektiğimi söyleyebilirim. Benim dünyamın ne olduğunu soracak olursanız, şimdilik herhangi bir net dünyam olduğunu söyleyemem. Daha çok, geziyorum ve beğendiklerimi heybeme topluyorum. O sihirli heybeden kendiliğinden bir şey çıkacaktır. Heybe taşıp yırtıldığında göreceğim bunu. Bana hâlâ hafif geliyor, toplamaya devam. Puanım 5/10
Terapi Odası Konuları
Terapi Odası KonularıTülay Kök · Okuyan Us Yayınları · 2020627 okunma
··
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.