Yıkık harabeye yolun düşerse,
Yuvasından ayrı eşi hatırla.
Damla damla dolan bir kap taşarsa
Sabrın çatlattığı taşı hatırla.
Kör bulutlar maviliği boğarken,
Yıldırımlar yeryüzünü döverken,
Gökten şarıl şarıl yağmur yağarken
Hasretli gözlerde yaşı hatırla.
Hırçın sesler ortalığı bularsa,
İçine tereddüt, kaygı dolarsa,
Bir gün zırıl zırıl saat çalarsa
Alamanya'daki işi hatırla.
Analı babalı bebe görürsen,
Neş'eye boğulmuş oba görürsen,
Yavrular yanında, baba görürsen
Gurbette görülen düşü hatırla.
Tek başına gurbet elde ne yenir?
Sabah, öğle, akşam aynı, hepsi bir ...
Sofraya koyarsan zeytinle peynir,
Hayımda üç öğün aşı hatırla.
NİHAT, imtihandır musibet, bela;
İnsanları böyle sınar ol Mevla,
Minareden okunursa bir sala
Bu dünyayı düşün, boşu hatırla ...
(Münih, 22 Temmuz 1985)