Gönderi

608 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Karen Armstrong'un Kudüs Tarihi üzerine yazdığı kitabın ilk baskısı 1996 yılına ait. O tarihten bugüne jeopolitik ve siyasal olarak Kudüs'te çok büyük değişiklikler oldu. Fakat kronolojik olarak tarihi süreci anlamak için derli toplu bir eser olduğunu düşünüyorum. Kendisi bir Katolik olmasına rağmen, olayları objektif bir şekilde değerlendirme çabasında olduğuna inanıyorum. Genel itibariyle Kudüs tarihini anlattığı için İsrail-Filistin meselesine çok değinilmiyor. Rahatsız eden bazı yerler olmadığı değil. Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinden bahsederken Ermeni olaylarından soykırım olarak bahsetmesi, rakam ve olay paylaşması kitabın bütünlüğüne biraz zarar vermiş. Ermeni olayları incelenmesi gereken çok önemli ve detaylı bir konu. Bu konuya kısaca değinip, direkt hüküm vermesini doğru bulmadım. Kitabın temelinde bence bilinmesi gereken en önemli şey; Kudüs'ü üç semavi din için bu kadar değerli ve kutsal yapan şey nedir? Hz İsa'nın çarmıha gerildiği ve tekrardan dirileceği yer olduğundan Kudüs Hristiyanlar için kutsal bir öneme sahip. Bunun içindir ki dört kez Haçlı seferleri düzenlemişlerdir. Yahudi tarihinde önemli olayların anlatılarında Kudüs'ten pek bahsedilmiyor. Ta ki Süleyman Tapınağı inşa edilene kadar. Süleyman tapınağı, Kral Davut'un oğlu Süleyman'ın hükümdarlığı sırasında MÖ 957'de tamamlanmış, Babil hükümdarı II. Nebukadnezar ise krallık ile birlikte yapıyı MÖ 586'da tümüyle yıktırmıştır. Aslında Babil'liler savaşı ilk kazandığında şehre dokunmuyor. Sadece ileri gelenleri Babil'e sürgüne gönderiyor. Fakat birkaç yıl içinde İsrailoğulları tekrardan isyan edince uzun bir kuşatma sonunda tüm şehri yerle bir ediyorlar. Pers döneminde ise II. Kyros MÖ 538'de Yahudilerin Kudüs'e dönmelerine ve tapınağı yeniden inşa etmelerine izin vermiştir. Gösterişsiz bir yapı olan İkinci Tapınak da MS 70'te Romalılar tarafından yıkılmış, geriye yalnızca batı yanında bugün “Ağlama Duvarı” diye anılan bölüm kalmıştır. Bu yüzdendir ki; Yahudiler için vaad edilmiş topraklar Tevrat'a göre Nil nehrinden Fırat nehrine kadar ki bölümü kapsar. Bu ayrı bir konu iken; Kudüs ise dini yaşamlarında önemli bir kutsal mekandır. İki kez yıkılan Süleyman tapınağı ve onun kalıntısı olan Ağlama duvarı Yahudiler için kültürel bir mirastır. Müslümanlar açısından ise Kudüs kılıç hakkıdır. El-Aksa Camii olarak bilinen yapının, Bizans imparatoru I. Justinianos tarafından Süleyman tapınağı kalıntıları üzerine yaptırılan bir bazilika olduğu kabul edilir. Emevi halifesi I. Velid (705-715) yapıyı büyük bir onarımla baştan aşağı yeniletmiş ve bu yapıya Mescid-i Aksa ismi Abdülmelik bin Mervan tarafından Abbasilere karşı politik amaçlarla verilmiştir. Rivayetlere göre Müslüman toplumu Mescid-i Aksa olarak bilinen bu yapıya Hicretin birinci yılında (M. 622), Medine'de Müslümanlar yaklaşık 16 ay boyunca Mescid-i Aksa'ya yönelerek namaz kılmış ve burayı kıble olarak kabul etmişlerdir. Miraç anlatısına göre Mescid-i Aksa Muhammed'in peygamberliğin 3. yılı, recep ayının 27. gecesinde Cebrail eşliğinde, Burak adlı bineğe binerek Mescid-i Haram'dan yola çıkarak Mescid-i Aksa'ya ulaşır. Burak'ı duvara bağlar, peygamberlere imamlık ederek namaz kıldırır ve sonrasında farklı katlarında Adem, Yahya, İsa, Yusuf, İdris, Harun, Musa ve İbrahim peygamberlerle buluşacak şekilde göğü katederek miraca çıkar. Tüm bu kutsal hikayeleri bir kenara bırakacak olursak; neredeyse M.Ö 1750 yılından günümüze kadar Kudüs birçok kez yıkılmış, yeniden inşa edilmiş, el değiştirmiş, dönem dönem başkent olmuş, dönem dönem arka planda kalmış bir şehir. Fakat bu küçük şehir sahip olduğu mitolojik ve dini değerden dolayı bitmeyen savaşlara sebep olmaya devam ediyor.
Kudüs’ün Tarihi
Kudüs’ün TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 202122 okunma
146 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.