Doğru insan, doğru zaman ve doğru kitap...
Kitabın konusuyla başlamak istiyorum. İstanbul’dan Anadolu'ya uzanan bir hikaye bizi karşılıyor. Baş karakter Orkun’un ve kayıp kitabın hikayesi işleniyor.
Başlangıç bölümü; Orkun’un kütüphaneye gitmesi ve orda bulduğu gizemli bir kitap ile başlıyor. Kitabı gördüğü anda yaşadığı duygular bizi karakterin gözünden geçmişe götürüyor.
İkinci kısımda; Orkun üniversite için başka bir şehre gidiyor, kendine ait bir hayat kurmak isterken, gördüğü rüyalardan sonra gerçek ile hayal arasında gel-gitler yaşamaya başlıyor. Faysal ve Tomris ile tanışınca olayların seyri farklı bir şekilde ilerlemeye başlıyor. Kitabın sırrı ile birlikte bu üç insanın tanışmalarının aslında kaderlerinin bir parçası oldukları gerçeği ile yüzleşmelerine neden oluyor, beraber kitabı bulmak için gizemli bir maceraya atılıyorlar.
Üçüncü kısımda; hikaye bambaşka bir yöne doğru geçiş yapıyor. Orkun’un eski sevgilisi Nergis, Nergis’in şimdiki sevgilisi Ersoy ve Orkun’un en yakın arkadaşı Sencer arasında geçen olaylar anlatılıyor. Özellikle bu bölümde diğer bölümlere göre aşk, ihanet ve arkadaşlık üzerinde daha çok durulmuş. Ayrıca diğer yan karakterler ile birlikte olayların netlik kazandığı, yeniden ortaya çıkan kayıp kitap ve şaşırtıcı bir bölüm sonu olmuş.
Aslında bu son değil yeni bir başlangıç …
Yazar günümüzden başlayıp geçmişe doğru bir yolculuğa çıkartıyor. Bu türden anlatımları seviyorum. Daha fazla merak etmeme neden oluyor.
Bölümler arasında olay örgüsü kullanılarak konular birbiriyle güzel bir şekilde bağlanmış. Bazen hayal aleminde gezinirken bazen de acımasız gerçeklerle karşı
karşıya kalıyorsunuz. Tıpkı hayat gibi.
Hayatın içinden çıkan hikayeler bana her zaman daha içten geliyor. Ve daha bir anlamlı oluyor.
Kitabın sade bir anlatımı ve akıcı bir üslubu var. Gizemli oluşu da insanı hikayeye doğru çekiyor. Yazarın seçtiği karakterler günlük hayatta karşımıza çıkabilecek kişilerle eş değerdi.
Kitapta öyküleme ve betimleme birlikte kullanılmış. Sadece olay değil aynı derecede betimlemelere de geniş yer verilmiş. Özellikle detaylara inilerek kişileri, durumlar, düşünceleri, tasvir etmesiyle okuduğum her şeyi gözümde çok rahat bir şekilde canlandırabildim.
Kaşgarlı Mahmut’un kayıp kitabı üzerinden kurgulanan bir hikaye olduğu için edebiyatın da dahil edilmesi hem bir gerçeklik katıyor, hem de gizemli yönüyle de insanı etkiliyor.
Kitap içerisinde tamamen katıldığım bir cümle vardı ki ona da değinmeden geçemeyeceğim. “Doğru insan, doğru zaman ve doğru kitap.”
Yani Kitap ile tedavi yöntemi…
Kitap içinde de bu konu hakkında açıklamalar yapılmış. Bilimsel olarak da "Bibliyoterapi" yöntemi var. Hatta Eski Yunan'da bir kütüphanede, kapı girişinin üzerinde yazılı olan ''İnsan ruhunun iyileştirildiği yer'' olarak da ifade ediliyor. Kitaplar yolu ile uygulanan bir terapi biçimi. Amaç doğru zamanda, doğru kişi ile, doğru kitabı bir araya getirmek.
Gerçekten de kitapların insan hayatı üzerinde her zaman etkileri vardır ve okumak insanın yaşamını her anlamda değiştirebilir. Bu değişimlerin nasıl ve ne yönde olacağı kişiden kişiye farklıdır. Sonuçta hayata farklı bir pencereden bakmamızı sağlayan kitapların gerçekten de iyileştirici bir özelliği var.
Her yönüyle dolu dolu bir kitap olmuş. Çok beğendim ve keyifle okudum.
Tavsiye ederim.