Rüzgârlar gibidir hayatımızın imkânları, yine de insan neden cesaret etmez ki yelken açmaya? Her şey yaşanmamış bir hayattan daha iyidir, hatta felaket bile - acı, ümitsizlik, cürüm, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir!
Buna hayat mı diyeceksin, diye soruyor, insanın sakalının ve tırnaklarının uzamasını izlemesine?
Biri, ölme ihtimalinin hayatta kalma ihtimalinden daha yüksek olduğu bir duruma doğru adım adım ilerlemektedir göz göre göre. Yüksek, dağlık bir bölgede Rus ruleti. Adam ya temiz bir zaferin hesabını yapmaktadır ya da temiz bir ölümün. Fakat en sonunda varılan ikisi de değil, sakatlanmış bir beden ve çılgın- lıktan nasibini almış bir akıldır. Neden hâlâ hayatta olduğunu bilmeyen bir ölü gibi karışır insanların arasına, nutku tutulmuş, gözleri birer kara delik, ağzı “öyle tuhaf, öyle yabancı, öyle ince ve ciddi, ağzının kenarlarında ve dudaklarında hafiften bir köpük."
Ölü bir yaşayan mı yoksa yaşayan bir ölü mü olacaktır?
Max Frisch ten okuduğum iki romandan sonra okuduğum üçüncü novela tarzı üçüncü yapıt..
Diğer iki romanı gibi
Homo Faber bu kitabını da sürüklenerek okudum.
Sonuç yaşamın kolayca heba edilemeyeceği..
Tarif edilemeyecek denli ciddi bir bahtiyarlık yaşamaya izni olmak; bir kez bu inayet ve minnettarlık duygusuna erişildi mi hiçbir şekilde boşluğa yer yoktur artık.
Kader her zaman bizzat insanın kendisi tarafından yaratılır.
.. insan ancak kaybetme cesareti gösterdiğinde, her şeyi, sadece kaderini değil ismini ve kentsoyluluğunu da üzerinden attığında , bir de her günü son günüymüş gibi yaşadığında gerçekten yaşar.
Neden özlemimizin peşi sıra gitmiyoruz? Neden? Neden özlemimizi bastırıyoruz, özlemimizin örf, fazilet, sadakat dediklerimizden ve bunlarla birlikte hayata dahil olmayan her şeyden daha hakiki, daha saf, daha güzel olduğunu bildiğimiz halde? Neden bunlardan silkinemiyoruz? Neden hayatımızı yaşayamıyoruz, bu tarifsiz ilahi dünyada sadece bir defaya mahsus bulunduğumuzu bildiğimiz halde, bunun sadece bir defalığına, tekrarsız olduğunu bildiğimiz halde!
Hayatım dediğimiz şeyin içini
doldurabilebilmemiz dileğiyle..
Keyifli okumalar