Zaman,ellerini yakamdan tutup beni savurmayı da nereden çıkardı?
Şaşkınlığım bir dağın arkasına saklanan bulut misali
Hani öfkeden delirecekti asfaltı eskiten ayaklarımızın tozu?
Hani gözleri kör,kulakları sağır edecekti?
Ebedi bir sükut zindanında bekleyen ziyaretçi olmakta nereden çıktı?
Yol neredeydi?
Yön kimdi?
Hiç yazılmamış bir hikayenin devrik cümlesi şimdi..
Bugünlerde yine ağıt yakıyor toprak
Üzerine kan gibi akan eteğimin ucundan tutuyor da bırakmıyor
Sığ bir odanın içine hapsettiler tüm varoluş hikayemi
Etrafta tozlar uçuşuyor,zihnimde kelimeler
Bu labirentin çıkışı kalbimden mi geçiyor?
Musa değil miydi kalbimi ortadan ikiye ayıran?
Hangi suçun mağduruyum ben?
Bardağın dolu tarafı benim boşluğumu doldurabilir mi?
İnancımın tamamını yokluğun oluştururken
Neyi doldurmak mümkün?
Ben hala senin bildiğin o sessiz çocuğum
Sesim soluğum bozguna uğratıldı bu diyarda
Ruhum kan revan..
Bedenime üflenen ruhu al benden
Ruhuma emanet edilen bedeni de..
Ben yetim bir toprak
Ben dilsiz bir derviş
Ben gökyüzünden düşen ağıt
Susuyorum sana duyuramadığım tüm kelimelerin şerefine..