Fransız Devrimi’nde öyle şeyler yaşanmış ki yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hala insanı şaşırtan yeni şeyler öğrenmek işten bile değil. Sanırım yazarları da öyle çok etkilemiş ki bu durum hakkında sayısız eser verilmiş. İki Şehrin Hikayesi, Sefiller, Zweig’ın yazdığı Marie Antoinette ve Fouche biyografileri gibi birçok eser okudum. Ama hala çoğu olaya anlam vermekte zorlanıyorum. Mesela devrimin başmimarlarından Danton ve Robespierre gibi isimler binlerce kişiyi devrim adına giyotine göndermişler. Ama ‘Devrim önce kendi çocuklarını yer!’ dedikleri gibi kendileri de yine devrim için giyotine gönderilmişlerdir. Böylesine bir devrimin sonunda Napolyon gibi bir diktatör desteklenmiş ve sonra ondan da memnun olmayan Fransızlar tekrar krallarını alkışlamışlardır. Ve bu süreç birkaç on yıl içinde gerçekleşir. Gerçekten toplumun fikirlerini nasıl bu kadar çabuk değiştirdiği anlaşılabilir gibi değil. Fransız Devrimi gerçekten üzerine düşünülmesi gereken insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri. Dünya tarihini de etkilemesi önemini anlatıyor. Bu dönemdeki toplum ve bireyler bize ibretlik örnek teşkil etmeli. İnsanların ve toplumların nasıl histeriye tutulmuşçasına davranabildiğini, menfaatçilerin insan hayatını dahi nasıl emellerine alet ettiklerini ve kahraman olarak görülenlerin nasıl düşman ilan edildiğini görebilirsiniz. Gamelin sıradan bir ressamdır ve Devrim Mahkemesi’ne jüri üyesi olarak seçilmesiyle içinde bulunduğu durumun da etkisiyle Cumhuriyet hakkında fikirleri gittikçe keskinleşir. Hem halkın hem de aile ve arkadaşlarının yüreğine dehşet salmaya başlar. Okuyunca etrafımızda ne kadar çok Gamelin olduğunu düşünmeye başlayacaksınız. Aslında öyle insanlar var ki en azından Gamelin fikirlerine inanıyor, onlar inanmadıkları halde inanıyor gibi görünmekte bir an bile tereddüt etmiyorlar. Bilmiyorum hangisi daha kötüdür?

Tanrılar SusamışlardıAnatole France · Kapra Yayıncılık · 0635 okunma

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mustafa Kandemir