Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Byung-Chul Han | Palyatif Toplum
"Acı küçük ölçekte ölüm, ölüm büyük ölçüde acıdır." (sy.55) Byung Chul Han'ın okuduğum ikinci kitabı Palyatif Toplum oldu. Okuduğum ilk eseri
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık Toplumu
idi. Yazarın kalemi çok güçlü ve tespitleri de bir o kadar yerinde konular oluyor. Okurken tüm kitabın altını çizmek istedim. Palyatif toplumların kendini inandırmak için kurduğu düzenden ve bu düzenin en karakteristik özelliği olan acıdan bahseden yazar, acının toplumsal bir olgu olduğu ve toplum tarafından ötekileştirilmeye doğru gittiğinden dem vuruyor. Acının salt tıbba ve eczacılık sektörüne ait olmadığını, acının toplumsal bir dolaşım olduğunu okudukça daha net anlıyoruz. Kitap belli başlıklar altında, acıyı anlatıyor. Acıyı, farklı bakış açılarından ele alırken herkesin bildiği ve yakından şahit olduğu pandemi döneminden de örnekler vererek konuyu daha anlaşılır kılıyor. İncelediği başlıklar ise şu şekilde: . Algofobi - Acı Korkusu Byung Chul Han kitabın ilk bölümünde, acıdan ve acı korkusundan (algofobiden) bahsetmektedir. Acının, toplumsal görünümünden ve toplumsallığından bahseden yazar, acının birer toplum şifresi olduğunu söyler. Toplumların acıya karşı gösterdikleri tutum onların nasıl bir toplum içerisinde olduklarını gösterir. Bu bağlamda acının sadece tıbba ait bir kavram olmadığını açıkca vurgular. Acı korkusu, toplumsal hayatta sıklıkla görülür. Bu yüzden acı, zayıflık göstergesidir. Kısacası palyatif toplumun en karakteristik özelliğidir, acı korkusu. Mutluluk Zorlaması Byung Chul Han, bu bölümde acının tarihinden ve topluma empoze etmeye çalıştığı zorlama mutluluktan bahsetmektedir. Bu bağlamda acının, karmaşık bir kültürel yapı olduğunu söyler. İnsan günümüzde kendini özgür sanır ve hiçbir dış baskı olmaksızın kendini gerçekleştirmekte olduğu inancıyla kendini kendi isteğiyle sömürür. "Özgürlük baskılanmaz, sömürülür." (sy.22) Hayatta Kalma Byung Chul Han kitabın bu bölümünde, palyatif toplumun bir hayatta kalma toplumu olduğunu ifade ediyor. Bunu pandemi döneminin insanların görmezden geldiği ölümü, tekrar görünür hale getirmesiyle açıklamaya çalışıyor. İnsanlar artık hayatta kalmaya o kadar yoğunlaşmış hale gelir ki iyi bir hayat yaşama anlayışı zamanla değerini kaybeder. Hayatı yaşanır kılan her şey hayatta kalma uğruna feda edilir hale geliyor ve bu bir zaman sonra istekli bir şekilde yapılmaya başlanıyor. Byung Chul Han bu konuyu daha anlaşılır kılmak için yine pandemi üzerinden örneklendirerek karantina sürecinin insanları, salt yaşamsal faaliyetlerini sürdürdüğü birer toplama kampı özelliği sergilediğinden bahseder. Hayatta kalmaya feda edilen şeylerden biri de inanç olur. Çoğu ülkede pandemi yüzünden yasaklanan ayinler ve ibadetler bir süreliğine yasaklanıyor. İnanç hayatta kalmak için feda edilen bir unsur oluyor. . Kapitalizmin iyi hayat anlatısına sahip olmadığını ve hayatta kalmayı mutlaklaştırdığını da ifade eden Byung Chul Han, bu görüşünü sermayenin ölüme karşı biriktirilen bir olgu olduğunu söyleyerek açıklar. Bölümün sonuna doğru, palyatif toplumunun bir olumluluk toplumu (Şeffaflık Toplumu kitabı-İncelemeye bakabilirsiniz) olduğunu ifade eder. En spesifik özelliği de sınırsız bir müsahamasının olmasıdır. Acının Anlamsızlığı Byung Chul Han bu bölümde acının, giderek anlamsız olarak algılandığını ve artık sadece tıp ve eczacılık alanlarına ait kılınarak toplumdan soyutlanmaya başlandığını anlatmaya çalışmıştır. Artık acı, ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılan anlamsız bir kötülük halini almıştır. Acının anlamsızlığı en ufak acının bile katlanılamaz olarak algılanmasına neden olur. Acının Kurnazlığı Byung Chul Han bu bölümde acının, yok olmayan şeylerden biri olduğunu ve sadece görünüşünü değiştirdiğinden bahseder. Jünger de acının ortadan kaldıralamayacağı fikrindedir. Jünger acının ekonomisine değinerek, acının bastırıldığı takdirde gizli bir köşede "görünmez bir sermaye" şeklinde "faiz üzerine faiz alarak birikir" yorumunu yapar. Acıyı iyileştirici bakımın dokunulma ve hitap edilme duyumu olarak yaşanması giderek daha seyrek bir hale gelir. Şefkat ve yakınlık hissinin acıyı iyileştirici etkisinin giderek azalması insanların acıya karşı olan tutumunun yitirildiğini gösterir. Hakikat Olarak Acı Byung Chul Han, bu bölümde sadece hakikat olanın acı verdiğinden ve hakikat olan her şeyin acı verici olduğundan bahseder. Bununla birlikte palyatif toplumun hakikati olmayan bir toplum olduğunu söyler. Hayatın düzeni 'acı düzeni'dir der. Çünkü acı hakikatin güvenilir bir ölçütü olarak işlev görür. Hakikat ile sahteyi birbirinden ayırmaya yardımcı olur. • Acı bağdır. Acıyı bütünüyle reddeden bir bağ kurma yetisinden yoksundur. • Acı farktır. Sınırları belirler ve farkları vurgular, der Byung Chul Han. Acının varlığı olmadan ayırt edip değer biçmek mümkün değildir. Acısız bir dünya, aynının cehennemidir. • Acı gerçekliktir. Gerçeklik etkisi gösterir. Gerçekliği her şeyden önce acı veren direnciyle algılarız. Palyatif toplumun sürekli anestezisi dünyayı gerçeklikten arındırır. Bununla birlikte artık dijitalleşme, anestezi uygulamasıdır. Acının Poetiği Byung Chul Han bu bölümde acının insan kalemine de yön verdiğine değinir. Acı ölümden bile dil, hatta üslup çıkarır, der. Bu bağlamda yazma tutkusunun, acı olmaksızın düşünülemez olduğunu söyler. Acının Ontolojisi "Acı, iyileştirici gücünü hiç ummadığımız bir yerde gösterir." - Martin Heidegger Byung Chul Han bu bölümde, genel olarak Heidegger'in düşüncelerinden bahsederek konuyu anlatmaya çalışmıştır. Heidegger acı sorununa varlık üzerinden yaklaşmıştır. Varlığın bizleri acının, 'öz'üne, 'sır'rına ulaştıracağını ifade eder. Bundan hareketle varlık acıdır, der ve acı, insanın varoluşundan beri vardır. Acının Etiği Byung Chul Han bu bölümde acının dijitalleşen dünyada geldiği son noktadan bahsediyor. Artık her şeyi tüketilir kılan tüketim toplumunun, dijital dünyanın gösterdiği acılara (şiddet, acı, ölüm vs.) karşı pornografik bir ilişki kurduğu görülüyor. Filmler, diziler ve bilgisayar oyunları da bu pornografik ilişkiye zemin hazırlıyor. Öldürmeyi bile acısız bir olay haline getiriyor ve bizi başkalarının acılarına karşı duyarsız kılmaya başlıyor. Bu durum, toplumda ötekinin kayboluşuna neden olur. Kısacası palyatif toplum, acı olarak ötekini ortadan kaldırır, şeyleştirir. Ötekine karşı duyarsız ve duygusuz kalırız. Ötekinden ayrılır, ötekine yönelik belirgin endişe duymak yerine kendimize yönelik belirgin endişe duymaya başlarız. . Palyatif toplumların kendilerince kurduğu ve gittikçe dijitalleşen dünyada bazı şeyleri özellikle acı gibi olguları göz ardı etmiş olduğunu bu kitapta çok net anlayabiliyoruz. Keyifli Okumalar.
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,994 okunma
··
144 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.