Gönderi

Niceleri var ki; adeta kendi gölgesinden rol çalabilmek için telaşla koşturuyor hayatın içinde. Şu ucu bucağı bulunmaz dünyanın insana dar geldiği nice vakit vardır; atarsın kendini hiç düşünmeden esaslı herhangi bir kitabın içindeki kelimelerin enginliğine. Bazı insanların yüzlerinde, sanki bir tarih kitabında bulabileceğimden çok daha fazla hikaye varmış gibi geliyor bana. "Feryad edip hiçbir dala konmadan/ Gönül havadaki dönen kuş imiş/ Gam ile mihneti mesken edindim/ Bir bakarsan yalan dünya boş imiş" diyor Aşık Said, rahmet olsun. İşaret parmağıyla havaya bir şeyler yazıp duruyor, yanlış yazdığı kelimeleri üfleyerek siliyordu. "Güzellik nedir?" diye sordu yanındaki biri."Her gün gördüğün bir şeyin seni her defasında ilk kez görüyormuşsun gibi büyülemesi" dedi beyaz saçlı adam. Çirkinlik, güzel olmanın yolunu bulamayanların kendilerini inandırdıkları bir yalan! Bir bakın bakalım; kendisi hiç çiçek açmadığı halde, yanındaki çiçeğin rengine, kokusuna, güzelliğine hasetle bakan bir çalı bulabilecek misiniz kırlarda? "Sende bir güzellik var" diyene dikkatli bakın, çünkü onda gizli kalmış bir güzellik var. İmgelere sığdırılamayan incelikleriyle, şiirleri mütemadiyen mahcup eden insanlar da var. Öyle derindi ki bakışları; insanlığın bulduğu hiçbir ölçü birimi o derinliği ölçmeye yetmez diye düşündüler. Bir ulu dağ başında, iki taş arasında minik bir dere, akıp gitti vecd ile yıllar yılı, rıza makamından bir şarkı gibi... Nicesine gümrah dedim sel aldı, nicesine kavi dedim yel aldı, nicesine güzel dedim el aldı, bana kala kala acziyet kaldı. "Durma daldır çomağını da bir bak" dedi meczup, "bulanır mı hiç koca ummanın suyu bir küçük çomağınan" Gökhan Özcan
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.