Gönderi

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN BÜLENT ARINÇ
Hürriyet gazetesinde eski İrancı Ahmet Hakan, "Yeni başlayan lar İçin Bülent Arınç" başlığı altında kendince bir dönemin Arınç’ını anlatıyordu: "Bülent Arınç, eskiden ‘M anisalı içli bir avu kat’ idi. O kadar içliydi ki... Ancak ‘Girdiği bütün davaları kaybederek sakinleşe­ cek' bir hali vardı. Bu özelliği hâlâ devam ediyor. Görmüyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti protokolünün ‘iki num arası’nda bulunmasına karşın... Bir türlü huzur bulamıyor! Çünkü o bir ‘zafer adam ı’ değil. İstikrar dönemlerinde canının sıkılması bundandır. Uzlaşmanın ön plana çıktığı anlarda bunalması bundandır. 0, hayatta en çok mazlum konumuna düşmeyi sever. Yaptığı tüm çıkışların en derindeki amacı şudur: ‘Aman! Yetişin komşular, zulme uğradım !’ diye feryat etme imkânını elde edebilmek. Çıkışını yapar, olağan tepkiyi alır, mazlum konumuna düşer ve bir parça rahatlar. Ta ki yeni bir ‘Zalim in zulmü varsa mazlumun A llah’ı var’ duygusunu yaşamasına zemin hazırlayacak çıkışa kadar. O, Türk siyasetinin Sam i H azinses’idir. Aşırı tevazusuyla terör estiren adamlardandır. Gözyaşlarını silah olarak kullanmaktan kaçınmaz. Şahane hitabetinin tek kusuru, tekdüzelik ve durgunluktur. Tekin değildir O müthiş nezaket ve kibarlığı, her an hiç olm ayacak bir kabalığa dönüşme potansiyeli taşır. Dişi (!) duygusallıktan delikanlı bir erkeksiliğe savrulur durur. Güllerin içinden gelirken gözyaşlarını tutamaz; am a ho­ şuna gitmeyen soru karşısında da; ‘Şeyini şey ettiğimin şeyi’yorumunu patlatıverir. Bir strateji adamı değil de bir gelgitler adamıdır Bülent Arınç. Bütün istediği, şöyle dört başı mamur bir zulümdür. Missisipi Eyaleti’nin o bezgin ve sıkıcı çölünde hoyrat beyaz­ ların elinde sıkışıp kalmış bir ‘zenci’ olm ak ister. Ya da... Güney Afrika'da İngiliz İmparatorluğu’na kafa tutan genç Gandi! Fakat... Ne yazık ki... Meclis Başkanlığı’na kadar yükselebileceği bir ülkede ya­ şamaktadır. Tamam, ‘dünyayı boş vermiş bir derviş’ edası taşımak­ tadır. Tamam, ‘bu dünyadan çok öteki dünyayı hesaba katı- yorm uş’gibi bir imaj vermektedir. Ancak... Kendisine yönelik en küçük bir eleştiri karşısında, o eleş­ tiriyi kalem e alan adamın isminin üstünü hışımla çizecek ka­ dar da dünyevidir... Zaten 'toplumun vicdanı’gibi görünme arzusunun ya da ‘zulm e uğramış bir m azlum ’ gibi görünmekten hoşlanması- nın altında da bir parça bu dünyeviliğin etkisi vardır. Bu dünyadan vazgeçmiş havası atan bir dünyevidir Bülent Arınç... Ama hesapsız filan da değildir. Gücün kimin elinde bulunduğunu bilir. Nereye kadar ilerleyebileceğinin farkındadır. Ne yüzde 10’luk bir kitlenin kahramanı olacak çıkışlarla Çankaya’ya çıkabileceğini düşü­ nür... Ne de Tayyip Erdoğan ile bilek güreşine girişmeyi göze alacak kadar saftır. Onun tek bir amacı vardır: Huzursuz ruhunu bir parça rahatlatacak bir huzursuzluk! 'Yar bana biraz zulüm ’ diye haykırışı bu yüzdendir..!’ Arınç’ın aradığı fırsat çok geçmeden ayağına kadar ge­ lir. Oturduğu semtte görevli olan askerler hakkında, “Arınç’a suikast yapacaklar" balonu uçurulur. Böylece hem Arınç memnun edilecekti, hem de polis Genelkurmay’da giremediği yerlere de girecekti. Askerler tertiple gözaltına alınır. “Üzerlerinde Arınç’ın evinin adresi ve krokisi vardı” ya­ lanı yayılır. Oysa o semtte 5 yaşındaki çocuklar bile Arınç’ın evini biliyordu. Nasıl bilmesin? Anacadde üzerinde, önünde polis ordusunun görev yap­ tığı tek ev Arınç’ınkiydi. Kendi hallerinde görev yapan askerler gözaltına alındı. Yapılan soruşturmadan bir şey çıkmadı ama Genelkurmay ın seferberlik bürosu yol geçen hanı oldu. Arınç’ı kopan yaygaralar memnun etmeye yetmeyifıce, polis bu defa bir başka aracı çevirdi, Arınç’a suikast yapacak diye... Ondan da çarşı alışverişine giden iki asker çıktı. Ellerinde iki kilo pırasa, üç kilo patates ve birkaç kabak ile... İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yan kuruluşlarından olan İGDAŞ’taki yolsuzluklar ile ilgili olarak, Bülent Arınç’ın kardeşi Ümit Doğay Arınç’ın da bulunduğu 142 sanık hak­ kında dava açılıyordu. Arınç’ın kardeşi dahil sanıkların işledikleri iddia edilen suçlar şöyleydi: "İhtilasen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, K ara Paranın Aklanm asının Önlenmesine D air Kanuna M uhalefet, ihaleye fe s a t karıştırm ak...” Arınç; Atatürkçü insanlara atılan Ergenekon iftirana- melerinin ardından; "Türkiye bağırsaklarını tem izliyor” di­ yordu. Bir gün, Bu ülke gerçekten bağırsaklarını temizleyecek; ancak o gün bırakın Türkiye’yi» ortaya çıkacak koku tüm dünyayı sa­ racak...
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.