Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Picatrix adındaki 12. yüzyıl büyü kitabı, tatlarla (diğer duyular gibi) gezegenleri bağdaştırmıştı: Mars ile karabiber ve zencefil, ay ile gül ve kafur. Kötü tatlar Satürn'ü çeker, acılar Jüpiter'i, tatlılar ise Venüs'ü. Hıristiyan aşçıları Müslüman aşçıları taklit etmeye yönelten bu bilimsel özenti, Müslüman saraylarının kıskançlık uyandıran şatafatından ve gösterişinden kaynaklanıyordu. Sicilya'da 13. yüzyılın ortalarında, II. Frederick, Müslüman alimlerine ve zevk düşkünlerine duyduğu hayranlık yüzünden Hıristiyan yandaşları tarafından hakarete uğramıştı. Suçluları aç bırakarak fizyolojik değişimlerini inceleyen fanatik bir amatör bilim adamıydı, bilimle zevk-ü sefayı birbirine karıştırmıştı ve Magribi sanatlarıyla yaşam biçimini benimsemiş görünüyordu -tüylü halılar ve uçuşan giysileri seviyordu. Bir sonraki yüzyılda, Castileli Acımasız Peter, sultanlara özenip Tordesillas ve Seville'deki saraylarını Mağribi dekorasyonlarla bezemişti. Bu asilzade İslâmseverler, uç noktalardaydılar ama Ortaçağ'daki üst sınıf Hıristiyanların elit değerlerini de simgelemekten geri kalmıyorlardı: Müslümanlık erdemini yiyip yutmak ve Müslüman zevkine hürmet etmek gibi aşırı bir eğilim vardı. 13. yüzyılda Müslüman saraylarının mutfak sanatları, Batı'daki yemek tarifi kitaplarını besleyen en önemli öğe oldu. Batı dünyası belli başlı üç ana konuda bu etkileri özümsedi: sofra estetiği, geleneksel egzotik gıda maddelerini vurgulamak ve zengin, şekerli tatlara meyletme. Müslüman saraylarındaki yemeğin estetiği Batı'nın kutsal sanatlarındaki estetiğe benzer - en usta aşçıların taklit ettikleri kuyumculuk ve mücevhere duyulan meyil. Bağdat Aşçısı adındaki 10. yüzyıl metninde yemeği süslemek için safran, pırlanta yerine şeker koydukları, "altın ve gümüş paralar" gibi bir 'eyaz bir kırmızı et dilimleri yerleştirdikleri anlatılır. İnci ve kırmızı akiğe benzer yemekler yaptıkları anlatılır. Hıristiyanlıkta kutsal mekânlarda nasıl sürekli tütsü yakılırsa, İslâm'da da sarayın ziyafet salonlarında ve sofralarda da ağır parfümler duyulurdu. Tatlı kokular ve kokulu yiyecekler en fazla rağbet görenlerdi. Badem sütü, öğütülmüş badem, gülsuyu ve diğer kurutulmuş kokulu çiçekler, şeker ve Doğu'nun bütün baharatları -Islâmiyet'e Hıristi- yanlığa kıyasla öncelik ayrıcalığı getiren özellikler olarak- vazgeçilmez tatlar olarak yerlerini almıştı.
Sayfa 148 - PdfKitabı okudu
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.