Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kuran'ın ilk emri mot a mot oku değildir..
Kuran'ı Kerim'in ilk emri nedir? Algıladığınız gibi okumak değildir. Evet Kuran'ı Kerim'in ilk emri, okuduğunuzu düşünmek, düşünmek için okumak, düşününce akletmek (bağ kurmak), akledince anlamak, anlamak için de okumaktır. Okumak ve düşünmek bir olarak yer alır ikra derken. Yani yalın bir okumak fiili ile yalın bir düşünmek fiili değildir. Her iki fiilin de birlikteliğinden oluşan başka bir fiildir.. Zira ikra kelimesi karea kökünden, ikrar etmek, tefekkür etmektir. Düşünmek ve tefekkür etmek eylemi için okumaktır. Bunun için okunulumasını emreder Kuran'ı Kerim.. Bu eylemlerden sonra gelen eylem de kavrayışla ve akledişle vücut bulan anlamak eylemidir. Kavrayışımızla ve aklımızla var olan eylemimiz yani.. Şimdi bize ısrarla okumayı, düşünmeyi, akletmeyi, anlamayı emreden ve düşünmez misiniz akletmez misiniz vay o akledemeyenlerin haline diyen bir dine inandığımızı ilan ve beyan edip de, din adı altında hiç düşünmeden tefekkür etmeden safsatalara inanarak bataklıklarda boğulmak neyin nesidir? Meselâ hadis konusu arkadaşlar.. Ben bir kaç yıl Türkiye'de ki en büyük etkileşimlere sahip ateizm sayfalarında adminlik yaptım Allah, rızası için.. Ateist olduğunu iddia eden arkaşların psikolojilerini de ve islâm dairesinden çıkanların da bariz sebeplerini de gözlemleme fırsatı buldum elhamdülillah. Hadis meselesi hakkında konuşmak için islâm'ın karanlık çağı denilen Hülâgu'nun Bağdat seferinden sonraki Bağdat'ı ve öncesindeki Bağdat'ı ve diğer islâm beldelerindeki sosyal yapı içerisindeki hadisçilik mesleğini iyi anlamak gerekiyor. Şimdi efendim Buhari Türk'tür.. Yani şahsen bir öfkem yoktur diğerlerine de Tirmizi Müslim vs.. Bu arkadaşlarımıza Allah'ım rahmet eylesin.. Anladıkları kavradıkları kadarıyla ellerinden gelenin en iyisini yapmışlar.. Meselemiz Buhari Müslim Tirmizi vs değil.. Meselemiz hadislere vereceğimiz önemdir, kutsiyettir.. Şimdi Allah'ım akıl vermiş.. Ya hu Kuran'ı Kerim bile Hz. Peygamberin (S.A.V.) vefatından sonra Hz. Ebu Bekir tarafından kitaplaştırılıyor. Bunda bir beis yok aksine akıl sahipleri için ilahi bir mucize var . Toplam 20 yıllık Peygamberlik süresince 660 sayfalık ayetler dahi ölümünden sonra kitaplaştırılıyor nebii'nin.. 20 bine yakın hadis var elimizde. Şöyle de bir anlayış var.. Buhari Müslim Tirmizi söylüyorsa doğrudur. Hayır efendim, yalancının, hadisleri yakan, değiştiren Emevilerden, öncesinden sonrasından kalan hadislerin doğru bir aktarıcısı da olabilir. Ortalama olarak 7500 gün peygamberlik yapmış Allah'ın resulu.. Savaşlarda defalarca yakılarak yeni iktidar dönemlerinde yenileri yazılan hadislerden bahsediyoruz. 20 binden fazla.. Yani Hz. Peygamberin (S.A.V.) her gününde 3 hadis söylemesi lazım geliyor. Buna karşı da tek bir ayet de 1 küsür gün arayla nazil oluyor. Yani günde 3 hadis 1 ayet oluyor ortalama.. Şimdi biz Allah'ın kendi sözüyle muhafaza buyurduğunu söylediği ayetlerine mi itibar edeceğiz, iman edeceğiz yoksa hadisçiliğin itibar gördüğü, iyi birşey olarak adledildiği dönemlerde hadisçilik yapan insalara mı itibar edeceğiz? Şimdi hiçbir akıl sahibi müslüman şunu söyleyemez, hadisler olduğu gibi korunmuştur. Bkz. İslâm tarihi ve emeviler, Hülâgu'nun Bağdat seferi ve nice savaşlar.. Liste uzadıkça uzar gider.. Araya not düşeyim de durumun vahametini izah etmek de güçlük çekiyorum, uzatmadan anlatabilmek için hakikati.. Sadece Hülâgu'nun Bağdat seferinden sonraki karanlık çağda bile, Hülâgu, ardında hiçbir eser bırakmamıştır. Bırakınız hadisleri toplumun kendisini topyekun hatta hayvanlarını, gökte uçan kuşlarını bile yok etmiştir. Geriye değil, islâm kültürü, o kültüre ait tek bir taş tek bir kalıntı bırakmamıştır. Bir kaç yüzyıl sonra o coğrafyada bir kaç santimlik tabaka oluşturan kalıntıları kalmıştır. İstiladan yağmadan sonra bölgenin tümüyle yakıldığı tahmin ediliyor. Tabi bu arada Bağdat halifesi de sonuna kadar hak etmiş. Hülâgu'yu oraya getiren de bir alimin ömrünü verdiği kitabıyla dalga geçerek, bana öküz getirseydin daha iyi olurdu diyen Bağdat halifesi.. Alim de kızıyor ve Hülâgu'nun yanına gidiyor kendini sevdiriyor güzel akıllar veriyor vs.. Sonrada kanına girip Bağdat'a sefer düzenletiyor. Halifeye de öldürülmeden önce, beni hatırladın mı bir kitaba 30 yılımı vermiştim.. kaldırıp attın ve bana bir öküz getirseydin daha iyiydi demiştin diyerek Hülâgu'yu gösteriyor ve işte o öküzü getirdim diyor.. Yani sahih denilen hadisler savaştan arda kalan, yakılmaktan kurtarılan hadisler değil, yeni iktidarların dizayn ettiği hadislerdir. Zaten Allah'ın da hadisleri koruyacağım gibisinden hiçbir vaadi yok.. Koruduğu şeyin kitabındaki kelâmı olduğunu söylüyor ve nehirlerden mürekkepler kanlar akarken dahi Kuran'ı Kerim her zamanda muhafaza ediliyor. İslâm tarihinde islâm'ın karanlık çağı olarak tabir edilen dönemlerden önceki dönemlerde bile hadis meselesi kaotikti. Bkz. İslâm tarihi.. Bütün bunları sabırla okuyan arkadaşlarıma şunun için anlatıyorum.. Meselâ Hz. Ayşe validemize isnad edilen, "Ayeti keçi yedi" hadisi.. Hiç düşünmeden tefekkür etmeden, sahih hadis denilerek savunma yaptığını zanneden gafillere sesleniyorum.. Allah, kendi kelâmını kendi dinini korumaktan aciz değildir. Ve kıyamete kadar koruyacağını beyan ederken, siz neyi koruyorsunuz Tirmizi Buhari Müslim diyerek hadis diyerek gerçekten merak ediyorum.. Haşa Allah, koruyamamış mı kendi kelâmını da, bir zaafiyet mi var? Sorun nedir? Allah, neden hadislerin korunması gerektiğini söylememiş? Neden korumamış? Allah, sadece kelâmı olan kitabı mukaddesi koruyacağını beyan etmiş..Allah'ın sizin korumanıza ihtiyacı yok.. Zaten koruyacağım diyor.. Ama siz Allah'ın kelâmını keçi yemiştir doğrudur diyorsunuz.. Ben şahsen sizleri tanımasam nasıl bir zekaya sahip olduğunuzu bilmeyen bir Hristiyan olsam ve sizi de müslüman saysam müslüman olmam ve o saatten sonra ki işlediğim bütün günahlar da sizlere yazılır. Çünkü doğrusunu söyleseydiniz Allah'ın söylediğinin müslüman olurdum belkide bir Hristiyan olarak.. Hatta Yusuf islâm bile böyle söylüyor.. Ben Kuran'ı Kerim'e değil de müslümanlara baksaydım islâm'ı tercih etmezdim diyor.. Neden susacağım? Yusuf İslam size baksaydı hâlâ kâfir olarak devam edecekti yaşantısına.. Sizlerin susması gerekiyor.. Hz. Ayşe validemizdir, Hz. Peygamberin (S.A.V.) eşidir elhamdülillah da, peygamber değildir. Hz. Peygamberin vefatıyla duygu durum bozukluğu da yaşamış olabilir, bu hadis sahih değildir de denilebilir. Neden sahih değil demiyor gafiller? Çünkü derlerse günde 3 hadisten 2 taneye tekabül eden hadise sahih demek zorunda kalacaklar da ondan.. Şimdi bu zamanda bir devlet başkanının her söylediğini kronolojik sıraya göre sesli ve görüntülü olarak bile kayıt altına alınmıyor. Bunun için özel bir medya ekibi kuruluyor. Yani o dönem teknolojisinde de mümkün değil. Ortada ne o döneme ait inkar edilemez yazılı metinler var ne dijital materyaller var. Üstelik bir çok imparatorlukların savaşından payını en çok da hadisler almış. Sultan Abdülhamid Han hazretlerinin bile yaktırdığı hadisler var.. Sahih hadis yok mudur? Elbette var ama konuya tamamen hakim işin uzmanlarınca 40 civarında bir hadis var.. Kuran'ı Kerim'le tamamen örtüşen.. Şimdi soruyorum bu akletmeyenler gürühuna; Allah, Kuran'ı Kerim'i koruyacağını beyan ediyor. Diyelim ki Hz. Ayşe validemiz dedi böyle bir şey; hâşâ şahsi kanaatim Hz. Ayşe validemize iftira atıyorlar çünkü bunun için bir delil veyahut kanıt yok, hadisçi arkadaşların yazıp çizdiklerinden başka.. Diyelim ki dedi.. Ne yapacağız Allah'a mı inanacağız ravislere mi? Oryantalistlerin iştahla sahih hadis diye damgalamasından da mı anlamıyorsunuz meseleyi? Ya hu siz oryantalistlerin neler yaptığını ve hak dine ne kadar israiliyat bulaştırmaya ve bunları hadisleri kullanarak yaptıklarını bilseniz dinen bir sakıncası yok diye 40 hadisi bile inkâr edersiniz vesellâm. Bakmayın usul usul anlatıyorum da mesele hâşâ Allah'ın ayetine bile keçi yemiştire getiriyorsunuz Allah'tan korkmadan Hz. Peygamberden (S.A.V.) utanmadan. Müslüman değiliz Allah'ın ayetini inkar ediyoruz hadislere de iman ediyoruz deyin de düşün şu islâm'ın yakasından bre zındıklar.. Tekrar ediyorum. Hz. Ayşe Validemiz peygamber değildi. Allah, adına söylediklerinin hükmü Hz. Peygamberin (S.A.V.) söylediklerinin hükmünde değildir. Hadisler olmazsa ne yapacağız diyorlar. Ya hu Allah, Kuran'ı Kerim'i tamamlamak için Hz. Peygamberin sünnetini bırakmış.. Yazılı metinlerin istilalarda yeni imparatorluklarda muhafazası mümkün değildir ama davranışlar ibadet usul erkan öyle değildir. Sosyal bir aktivite niteliğindedir ritüller. Yani namazdan oruca hacdan zekata aktarılarak değişmeyen tek şey ritüellerdir. Ortalama 40 nesli bile bulmamış davranışlar ibadetler ve ritüeller değişmez. Değişiklik görüldüğü takdirde mezheplere ayrılmıştır ibadet usülleri şekli. Mesela namaz ve orucun ne şekli değişmiştir ne vakitleri (ritüllerdeki küçük mezhepsel farklılıklar hariç ve değiştiği bilinir ve değiştiği için farklılıkladan doğar mezhepler) Ne abdestimiz ne gusül abdestimiz değişmiştir. 100 yıl önce de aynıydı 500 yıl önce de.. Sosyoloji bilim dalının babası İbni Hâldun sizlerin bu cehaletinizi görse utanırdı. İbni Hâldun'u neden karıştırdınız şimdi demeyin; Sünnet meselesi Sosyoloji alanının meselesidir. Bilimsel gerçeklikleri olan bir meseledir Sünnet meselesi.. Bir mahalle müslüman kalsın, bin yıl aynı kalır gider.. (Ciddi iklim değişiklikleri olmazsa)Yani namaz kılıyorken, namazın şekli edası duası değişmez. Bilimsel bir gerçekliktir bu. Yani Sünnet meselesi yazılı hadis meselesine göbekten bağlı bir mesele değildir.. Uzun sözün kısası Kuran'ı Kerim'le çelişki içerisinde olan her şey bidattır hurafedir. Hadisler yüzünden islâm dinini batıl olarak gören bir çok insan islâm'ın uydurma bir din olduğunu düşünüyor. Kaldı ki hadislere iman etme derecesinde bağlılık ve sadakat gösterenler acaba Kuran'ı Kerim'i ne kadar okudu ve anladı? Ne kadar düşündü? Veyahut hatim etti hepsini uyguladı hayata geçirdi de yetmedi hızını alamadı 20 bin tane hadise mi başladı? Kaçımız biliyoruz ezbere nüzul sebepleriyle Kuran'ı? Bir defa tekrar akledin.. Ya hu Kuran'ı Kerim'i bilmeden anlamadan hadisin bile ne kadar gerçek veyahut hurafe olduğunu bile anlamayazsınız ki? Teraziniz yok elinizde neyle ölçeceksiniz Allah'ın kelâmını? Sizlere ve kendime tavsiyemdir. Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirlerinden başlayın okumaya anlamaya.. Diyanet ve diğerleriyle devam edin.. Kaldı ki zaten toplamı 10 u bile bulmuyor tefsirlerin de.. Namaza abdeste oruca gelince de, imamlarımız bunun için varlar.. Lâyıkıyla öğretmeyecek imam yoktur Allah'ın izniyle.. Bilmeyen kardeşlerimiz için.. Bir de şöyle diyorlardı hey Allah'ım sen büyüksün... Namaz Kuran'da yazıyor mu? Yok abicim yazmıyor ama hadis kitaplarında resimli bir şekilde tarif etmiş hadisçilerimiz.. :)) Tövbe estağfurullah :)) Kardeşim ya gerçekten düşünmüyorsunuz, ya da gerçekten zekâ ile ilgili ciddi sorunlar var.. Bakınız yazılı metinler ayrı birşeydir, tahrif edilir, yakılır, değiştirilir. Aynı zaman diliminde olduğu için anlayamazsınız. Meselâ tarihi bir belgeyi metni tamamen yok etseler ve aynı zaman dilimi içerisinde değiştirerek yazsalardı bunun aksini bilimsel olarak ispatlayamazsınız.. Yeter ki aynı yıllarda olsun. C4 karbon testinde aynı tarihler çıkacak çünkü.. Tabi bunu örnek olarak verdim.. Ama ritüller dediğimiz ibadetler ve sosyal yapı devam ettiği ve nesiller devam ettikçe aynı şekilde devam eder.. Namaz 5 vakitten 3 vakite inmez, oruç 1 aydan 6 aya çıkmaz.. Orucun vakitleri değişmez vs.. Bakınız Hz. Ömer (R.A.) Kuran'la ilk hemhal olmaya başlarken, öğrendiğini anladığını hayatına geçirmeden diğerlerine bakmamış bile.. Yapmayacaksam neden okuyayım diyor.. Allah; ayetlerini bile hiçe sayan, düşünmeyen akletmeyen toplumların üzerine Allah, pislik yağdırır.. Akletmezseniz imanınızdan olursunuz Allah, muhafaza.. Ne bir derviş kurtarabilir sizi cehennem ateşinden ne bir evliya, ne bir hadisçi ne de herşeyi bildiğini iddia eden insancıklar...
·
302 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.