Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İyi niyetli kişiler her zaman tehlikelidir. Ama insanların hepsi zaten kendi tarzında, az ya da çok böyle. Herkes diğerini değiştirmek istiyor çünkü herkes diğerinin hatalı olduğunu düşünüyor, herkes dünyayı değiştirmek istiyor. Ve bu da politik bir zihinle dindar bir zihnin farkıdır. Politik bir zihin her zaman dünyayı değiştirmek ister çünkü kendisinin yanlış olduğunu düşünemez; yanlış olan tum dünyadır. Eğer o yanlışsa bunun nedeni tüm dünyanın ve vaziyetin tamamen yanlış olmasıdır. Onun yanlış olması gerekir yoksa bir aziz olurdu. Dindar bir insan tamamen öteki taraftan bakar. "Ben yanlışım, bu yüzden dünya yanlış çünkü ben oradaki kötülüğe katkıda bulunuyorum. Benim yüzümden dünya yanlış. Ben kendimi değiştirmediğim sürece hiçbir değişim olamaz," diye düşünür. Politikacı işe dünyadan başlar ama asla herhangi bir hedefe erişemez çünkü dünya çok büyüktür ve asıl sorun dünya değildir. O daha fazla sorun yaratır: Sunduğu tedavi önerileri daha önce orada olmayan birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olur; çabaları daha fazla sefalet yaratır. Dindar bir insan kendini değiştirir. Sadece kendisini değiştirir çünkü mümkün olan tek şey budur. Sen sadece kendini değiştirebilirsin ve sen değiştiğin anda dünya değişmeye başlar çünkü sen onun hayatın bir parçasısın. Ve sen aydınlandığında değiştiğinde, tamamen değiştiğinde daha da hayati bir parça olursun; artık içinde üstün enerjiyi taşıyor olursun. Bir Buda sadece bodhi ağacının altında oturur ve dünya dönüşür. Ve dünya bir daha asla Buda'dan önceki gibi olmaz. Bir İsa çarmıha gerilir ama bir iz bırakır: Tarih o günden itibaren bölünür, tarih bir daha hiç eskisi gibi olmaz. O yüzden bizim yılları İsa'nın adıyla bölmemiz iyi bir şeydir: 'İsa'dan önce' ve 'Isa'dan sonra' deriz. Bu iyi bir şeydir çünkü İsa'dan önce tamamen farklı bir insanlık yaşıyordu; İsa'dan sonra tamamen farklı bir insanlık hayata geldi. Bu olay o kadar yaşamsal öneme sahiptir ki ne zaman bir İsa olsa, ne zaman bir bilinç İsa'nın bilinci kadar yükseklere çıksa diğer tüm bilinçler aynı anda etkilenir. Onlar da yükselir, onlar da bir anlığına da olsa görür ve artık aynı olmazlar, eski düzeye erişilemez. Dindar bir adam sadece kendisini dönüştürür ama dönüşüm ancak bakarsan mümkündür, dönüşüm ancak masallardan vazgeçersen mümkündür. Eğer kendi 'hiç kimseliğini' fark edersen, kendi hiçliğini fark edersen, özgün olmayan hayatını fark edersen hemen yok olmaya başlar. Bilgi devrimdir; zihninle topladığın bilgi değil, kendinle karşılaşığında sahip olduğun bilgi. Öz bilgi dönüştürücü bir güçtür, yapılacak başka hiçbir şey yok. Bunun anlaşılması gerekiyor: İnsanlar, "Önce bileceğiz, sonra değişeceğiz," diyor. Hayır! Bildiğin anda değişim gerçekleşir. Bilginin kendisi dönüştürücüdür; önce bilip sonra değişim için bir şey yapmak değildir. Bilgi bir yöntem değildir, bir araç değildir; bilginin kendisi son noktadır. Ama ben bilgi kelimesini kullandığımda öz bilgiden, kendini bilmekten söz ediyorum. Diğer tüm bilgiler sadece araçtır: Öncelikle nasıl yapılacağını bilmen ve sonra bir şey yapman demektir. Ama kendini bilmek tamamen farklı bir niteliğe sahiptir: Bilirsin ve bilmenin ta kendisi seni değiştirir. Masallardan vazgeç. Kendini bilmek için cesaretini topla. Korkuyu bırak ve kendinden kaçmaya çalışma!
Sayfa 181 - Ganj yayıneviKitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.