Gönderi

80 syf.
8/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Ben ki göklere baktım’
Benim şiir seven arkadaşlarım yok, kitap okuyan arkadaşlarım yok. Bu yüzden ne kadar tuhaf gelse de kulağa, Birhan Keskin ile bu kitapta tanıştım. Kitapçıda raftan aldığım kitapların arkasını okuyan biri değilim. Sayfalarını güzelce karıştırıp kendime bir sayfa seçerim, bana hitap ettiğini hissediyorsam alırım. Y’ol kitabını da alelade bir şekilde elime alıp karıştırdıktan sonra aldım. Yazarı tanımadan, konu hakkında bilgi sahibi olmadan okumaya başladığımdan mı oldu bilmiyorum, yüreğimle okudum. Yazarın iç dünyasından çok etkilendim. Kitap öncelikle bir sunu ile başlıyor. Önsözün bile şiirsel olduğu bir kitap düşünün. Bu kitap o kitap. Sonra şiirlerinde ayrılıktan, kendi iç dünyasından ve dış dünyanın zalimliğinden söz ediyor yazar. Fakat yazılanlardan ötesi de var, dünya ile kıskanılası bir bağ. İlk bakışta anlaşılmaz ama, dağ ile taş ile konuşuyor, kaplumbağaya sitem ediyor, kuğuyu anlıyor sevgili Birhan Keskin. “Bir su aygırı kadar yaralıyım dünyadan Anlıyor musun?” Adaletin ve adaletsizliğin içinde kendini bulamayan yazarımız, şairimiz Birhan Keskin dünyada da yerini bulamamış. Kendini barbar diye tanımlıyor, çünkü insanların gaddarlığına, ihanetine bir türlü anlam verememiş. “Fazla insansın sevgilim fazla insan Bir barbarım ben oysa, bir hayvan Dilim bağışlamaktan söz eder benim Seninki adalet ve intikam.” Kısacası: Üstümüze sinen dünya tozundan arındıran bir kitap dersem bu kitabı doğru tanımlamış olurum. Üstündeki dünya tozunu silkelemek isteyen herkes kendini bu kitabın sayfalarında bulabilir. Sevgili Birhan Keskin’in mısralarında sık sık kendimi buldum. Bu yüzden bu incelemede biraz kendimden söz etmek istiyorum, çünkü ruhumu okudum bazı cümlelerde. Kendimden bir parça: Benim manzaram beton yığınları değil, benim manzaram dağlardır. İnsan içinde, gündelik telaşlar içinde yerimi bulamıyorum. Ruhumla bağlantı kuramıyorum. Bu yüzdendir ki hep gitmek arzusuyla yaşayan bir insanım. Dağların eteklerinde gizlenir özgürlüğüm. Dağları bulunca aidiyet duygusu kaplar tüm bedenimi. Nehirlerin ırmakların etrafında dolanır, derdimi suya atarım. Derdim vurmaz dibe yüzer öylece, o bana bakar, ben ona bakarım. Zoruma gitmez ya, dağlarda derdimle de dost olurum. Varsın sığ sularda yüzsün, gitmesin. İçimi ancak taşlar açıp bakabilir, beni onlar görür. Ben de onları görürüm. Ben en çok su kenarındaki taşlarla arkadaş olurum. Dağları anlıyorum, taşları, suları, otu çimeni anlıyorum. Ben insanı anlamıyorum. İnsanla anlaşamıyorum. Bu yüzdendir kaçıp gitme arzum. Bu yüzdendir Asya’nın bozkırlarına kaçışım. Özümü bulduğum ve tekrar bulduğum bir şiirle bitiriyorum biraz gereksiz uzattığım bu incelemeyi: “Yenildim ben, unutuldum ve üzgün değilim inan Büyüktü çünkü onların dünya arzusu Benim otların sesiyle kaplı kalbimden Söktüm atımı söğüdün gölgesinden Şimdi yol benim yeniden”
Y'ol
Y'olBirhan Keskin · Metis Yayınları · 20146 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.