YA BEN BU KADAR AKICI BIR KİTAP OKUDUĞUMU HATIRLAMIYORUM DAHA ÖNCE, BU NEYDİ BÖYLE???? Kitabı soluksuz okudum ve sıkıldığım tek bir an bile olmadı, su gibi akıp gitti kitap. Aralarındaki çekim, kimyaları şaka mıdır ya?? Nikolai ve onun lotus çiçeğinin hikayesinin her zaman güzel olacağını biliyordum ama bu kadar seveceğimi beklememiştim.
Brandon ve Nikolai'ı serinin başından beri görüyorduk, tüm karakterlerin bakış açılarında gözüküyorlardı. Ben aslında şey diye düşünüyordum ikisinin arasındaki ilişki Mia ve Landon’un kitabından sonraki zamanda oluşacak ama aslında tüm seri boyunca aralarında bir şeyler varmış. Killian ile kız kardeşinin ilişkisinden hemen sonralarda başlamış zaman akışı olarak. Bunu daha çok sevdim çünkü o doğruluk cesaret oyunu, Glyn Killian Nikolai ve Brandon’un aynı masada oturduğu sahne, Dövüş kulübü sahnesi, Mia’nın doğum günü, Nikolai’ın kaçırılması… Bunların hepsi önceki kitaplarda vardı fakat biz onları bu olaylar yaşanırken yabancı sanıyorduk meğerse aralarında en başından beri bir şeyler dönüyormuş fakat saklıyorlarmış.
Bahsetmek istediğim çok şey var ama öncelikle ya sadece ben miyim yoksa okuyan diğer kişiler de bu kitaptaki ilişkilerin daha derin olduğunun farkında mı?? Rina Kent hep çok derin bağlar kurar karakterler arasında ama bu kitapta daha bir ağırdı sanki. Her bir ilişki detaylıca düşünülüp yazılmış gibiydi, her bir bağda daha da duygusal olarak bağlandım kitaba.
Landon ve Brandon'un birbirine ne kadar bağlı olduğunu gördük, diğer kitaplarda araları biraz daha soğuk gözükse bile bu kitapta aslında nasıl bağlı olduklarını gördük. Landon aslında Brandon’u seviyormuş kendi çapında, duyguları olmasa bile Brandon’u kendisinden önce bir sıraya koyuyormuş. Açıkcası ben bağlarını çok özel buldum, Brandon intihara yeltendiğinde hastane odasında Landon’un ona duygularını açtığı sahnede salya sümük ağlıyordum mesela. Neden bir dark romance kitabı beni bu kadar etkiledi inanın bilmiyorum ya.
Sonra Jeremy ve Nikolai var ki Jeremy’nin kendi kitabında Nikolai ile ilişkisine çok da fazla değinmemişti. Bu kitapta da Jeremy her sahnede yoktu tabiki ama olduğu yerlerde bağlarını çok güzel hissettim. Nikolai'ı gerçekten önemsemesi ve ona verdiği tavsiyeler bile kalbimi ısıttı. Hatta bir yerde Nikolai’ın hoşlandığı biri olduğunu öğreniyordu ve o kişinin gizlemek istediğini. Nikolai’a dediği şey çok tatlıydı."I just want you to know that you deserve to be loved in the light, Niko. Just like everyone else." ve Nikolai’ın dövüş dürtülerini kontrol etmek için her zaman orada olması da var. İçimde eğer sonraki nesil olursa büyüdüklerinde oğullarının da yakın arkadaş olacaklarına dair bir his var ya da belki Cole ve Aiden’ın çoukları gibi daha fazlası…
Bir başka olarak Kyle ve Nikolai var. Açıkçası bu ilişki beni çok mutlu etti. Nikolai’ın babası oğlunun sorunları olduğunun farkındaydı ve onun gerçekten yanındaydı. Onu haplarla uyuşturup benliğini söküp almak istemiyordu, ona gerçekten değer veriyordu ve kendisini iyi hissetmesini sağlamaya çalışıyordu. Nikolai bazen içinde olmak istemediği o öfke krizlerine girdiğinde babasını arayıp onunla konuşabiliyordu. Bilmiyorum ilk kitapta Killian'ın da manyaklaştığı yerleri gördük ama kendi ailesi onu canavar olarak gördüğü için kendi haline bırakmışlardı sanırım Nikolai için zorluk çektiğinde orada olan bir aile üyesinin olması çok hoşuma gitti. Kyle’ın kitabını daha okumadım ama onu şimdiden sevdim ve oğlunun yanında ona böylece destek olan bir adamın kitabını kesinlikle okumam gerekiyor gibi hissediyorum.
Astrid ve Levi konusunda da çok üzüldüm. Eğer bir çocuğum olsaydı ve benim haberim olmadan böyle şeyler yaşasaydı kendimi asla affetmezdim. Neler yaşadıklarını tahmin edemiyorum ama bunca üzüntüye rağmen dik durup oğulları için orada olduklarını hep belli etmeleri çok tatlıydı. O ikiliyi gerçekten seviyorum.
Ama kitapta en sevdiğim şey Brandon ve Nikolai’ın ilişkisiydi. Çok güzellerdi, kimyaları aralarındaki çekim her şeyleri mükemmeldi. Okurken çok keyif aldım ve kesinlikle başka bir Nikobran kitabına daha ihtiyacım var. Nikolai da Brandon da mükemmeldi, birbirlerine olan aşkları ise… Mükemmelin de ötesiydi.
Nikolai’ın Brandon’un uyurken kirpiklerini ve bedenindeki benleri sayması, Nikolai’ın Brandon’un aile yemeğine katıldığı ve babasının onun hakkında neyi seviyorsun diye sorduğu zaman saydığı tüm o güzel şeyler (En başta sevmediği şeyleri söyleyecekti çünkü onun hakkında neredeyse her şeyi seviyor.) Brandon’a onu sevdiğini sürekli belli etmesi, Brandon’un kendini kestiğini öğrendiğinde onun için çok korkması ve bu sebeple Brandon’un bileklerini, boynunu sürekli kontrol etmesi, onun ismini dövme yaptırması, Brandon Nikolai onun sırrını öğrendikten sonra intihara kalkıştığındaki o hali ve Brandon’u istismar eden kişiden Landon ve babasıyla birlikte intikam alması, Brandon kendisinden nefret etse bile ona sürekli ne kadar harika olduğunu hatırlatması, sırf onun için istemese bile sır olarak kalmayı umursamaması, Brandon sarhoşken çarptığı adam sırf ona saldırmaya yeltendi diye Brandon’u koruyup adama vurması, küçük bir kız Bran’ı peri masalı prensine benzetip onunla evleneceğini söylediğinde kıza kızıp Bran’in onun prensi olduğunu söylemesi kız geri basmayınca ses çıkarıp ellerini sallayarak kızı korkutmaya çalışması ahsjshdj (Bu alıntıya hala çok gülüyorum), sürekli konuşup her şeyi alaya alarak Bran’i güldürmeye çalışması, onun için hiç keyif almadığı filmleri izlemesi, nefret ettiği kardeşine katlanması dahil daha saymaya üşendiğim milyonlarca güzel şeyi yaparak onu ne kadar sevdiğini kanıtlaması… Bran için ise onun için ne kadar zor olsa da Nikolai için travmalarını aşmaya çalışması, Nikolai için yemek pişirmesi, onun tatlı şeyleri sevdiğini bildiğinden sürekli makaron gibi şeyler alması, ailesinin evine gittiklerinde annesi Nikolai’a peynir tarzı bir şey uzattığında ona reçeli uzatıp annesine onun tatlıları tercih ettiğini söylemesi, Brandon’un Nikolai’a sarılmak istemediğini söyleyip geceleri ona sarılıp her sabah sarmaş dolaş kalkmaları, çizim defterinin her yerinin onun resimleriyle dolu olması, Nikolai’dan görüp onun ismini dövme yaptırması, ailesine ve arkadaşlarına Nikolai için açılması…Yani bilmiyorum, aşık oldum ben bunların güzelliklerine. Düşündükçe ağlayasım geliyor bakın o derece.
Çok ağlamaktan bahsettim ahksdnd Kitapta çok güldüğüm sahneler vardı, mesela Brandon ayrıldıklarını söyleyip Nikolai'ın yüzüne yumruk attıktan sonra Jeremy'nin onları öylece izlediği sahne mesela ahskshdkdj Ya da Brandon hastanedeyken Landon'a Nikolai ile ilişkilerinden bahsettiğinde aralarında 'please tell me you top the motherfucker??' gibi komik bir diyalog geçtiğinde ahaksjxk Ama amaa en tatlı ve komik olan kısım Levi'ın yaşadıkları... Bir kızı psikopatla çıkarken diğer oğlu mafya kızıyla çıkarken en son oğlunun da mafya prensiyle çıkması son darbe oldu sanırım. Bir de ilk Killian ile çıkıyor sandı, kız kardeşinin sevgilisiyle ahajshsj Kimse Killian’dan kötü olamaz diye içinden geçirmesi, Killian ne çektin bu Levi’dan ahskdjdk
Kitabın üzücü kısımlarında da ne kadar ağladığımı anlatamam size, okul dönüşü metroda okuyordum ve kıpkırmızı burnum ve gözlerimle devam ettim yolculuğa. ‘A man can’t be raped by a woman’ diye bir alıntı var kitapta. Brandon’un kendi kafasında düşündüğü bir cümle. Tacizin cinsiyetle hiçbir alakası yok tamamen psikolojik sorunlar ve karaktersizlikle alakalı ve Brandon’un böyle düşünmesi öyle üzücü ki. Yani Brandon daha küçükken ona taciz eden öğretmeni Grace gerçekten midemi bulandırdı. Nikolai bunu öğrendiğinde kendisini kestiği sahnede ise gerçekten nasıl ağladığımı hatırlamıyorum. Hala yüzüm gözüm şiş… Ben nasıl atlatacağım bu ikiliyi???
Ve son olarak, BEYAZ MASKENİN KİMLİĞİNİ ÖĞRENDİM????? Seriyi hiç okumamış olanlar için kendilerine Heathens ismi veren beş çocuk belirli zamanlarda katılan insanların da onayını alarak yasadışı oyunlar düzenliyorlar. (ebelemece ve saklanbacin karanlik versiyonu diyebiliriz herhalde) Bu oyunlar sırasında maske takıyorlar ve dört kişinin kimliğini ilk kitaptan beri biliyorduk. Sarı maske Nikolai, Yeşil maske Gareth, Kırmızı Nikolai ve Turuncu da Jeremy. Ama beyaz olanın kimliğini dört kitap boyunca sır olarak saklamışlardı ve bu kitapta bu sır açığa çıktı… Ben ilk üç kitap Landon çıkacak diye bekliyordum ne yalan söyleyeyim ahsksjd ama onun kitabında o olmadığını görünce aklım direkt başka birine gitti, doğru çıkmasını beklemiyordum ama haklıymışım ahskdjdj Bu konu hakkında son olarak, Rina Kent’in kesinlikle ona da bir kitap çıkarması gerekiyor.
Serinin sıradaki kitabı açıkçası en merak ettiğim kitap Eli ve Ava’nın kitabı. Seri boyunca onların alıntıları beni o kadar meraklandırdı ki kitaplarını iple çekiyorum. Eli ve Ava’nın kitabı gelene kadar serinin en iyi kitabı bu, onların kitabı geldikten sonrasını bilemiyorum tabi…
