Suikast Bürosu İncelemesi
Jack London ’ın bir başka sıradışı kitabı: Suikast Bürosu . Bu yıl içinde okuduğum en ilginç kitaplardan biri bu oldu muhakkak. Etik ilkelere bağlılığın bir sınırı var mıdır? ya da etik ilkelerine aşırı bağlılık, bir tür delilik midir? Suikast Bürosu bu sorulara cevap aramaya çalışıyor. Hem de hiç akla gelmeyecek bir kurgu ile…
Kitabın merkezinde bir organizasyon var ve adından da anlayabileceğiniz gibi bu organizasyonun amacı suikastlar düzenlemek. Ancak her önüne gelen işi kabul etmiyorlar. Çok sıkı kuralları var bu şirketin. Öncelikle hedef kişinin gerçekten öldürülmeyi hak edip hak etmediğini araştırıyorlar. Eğer bu kişinin ölümü hak ettiğine karar verirlerse en geç 1 yıl içinde bu kişiyi öldürüyorlar. Eğer başaramazlarsa -ki bu hiç olmadı- aldıkları parayı faiziyle birlikte geri ödüyorlar. Eğer araştırma sonrasında bu kişinin ölümü hak edecek bir kişi olmadığına karar verirlerse de müşteriden aldıkları parayı iade ediyorlar. Ancak ufak bir araştırma kesintisi yapıyorlar bu ücretten. Bu konuda çok prensipliler. Kendi ifadeleriyle “ölenler arasında bunu hak etmeyen tek bir kişi bile yoktu. Ölümü insanlığa fayda sağlamayan tek bir kişi bile ölmedi”.
Örgütün başında ise nevi şahsına münhasır bir adam var: Ivan Dragomiloff. Benimsediği ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı bu adam, hiçbir şekilde prensiplerinin dışında hareket etmemektedir. Bir gün karşısına Winter Hall diye bir adam çıkar. Winter Hall çok zengin bir aileden gelmesine rağmen sosyalist fikirlere sahiptir. Bu sebeple ona “sosyalist milyoner” adını takmışlardır. Felsefeye tutkun olan Hall, Dragomiloff’a bir suikast talebinde bulunur. Öldürülmesini istediği kişi büronun başkanıdır, yani Dragomiloff’un kendisi. Tabi büronun prensipleri gereği gerçekten de Dragomiloof’un ölümü hak edip etmediği konusunda bir tartışma başlar. Uzun süren bu felsefi tartışma sonucunda, Dragomiloff yaptıklarının ona ölümü hak ettirdiği konusunda ikna olur ve büronun suikastçılarına kendisini öldürmeleri gerektiği konusundaki emrini verir ve kaçar. Kaçmadan önce yaptığı son şey ise büroya geçici sekreter olarak Hall’u atamak olur. Hall’un amacı aslında Dragomiloff’u öldürtmek değildir, büronun kendini feshetmesini sağlamaktır. Ancak büronun prensipleri gereği alınan emir mutlaka uygulanmalıdır. Büronun suikastçıları gelen emire ilk başta şaşırsalar da çok geçmeden Dragomiloff’un peşine düşerler. Böylece büyük bir kedi-fare kovalamacısı başlar. Bu arada suikastçı derken aklınıza zalim, hırpani caniler gelmesin. Bu büronun suikastçılarının hepsi birbirinden entel. Aralarında akademisyenler, felsefeciler, bakteriyologlar, dil bilimcileri falan var. Birbirleri ile sık sık felsefi tartışmalar yapmaktalar. Tek kusurları ise benimsedikleri etik değerlere ölümüne bağlı olmaları. Delicesine bir bağlılık bu. Ölüm bu adamlar için bir şey ifade etmiyor. Önemsemiyorlar ölümü. Verilen sözlerin, ahlaki değerlerin yanında hayatın hiçbir önemi olmadığı görüşündeler. Öldürmek istedikleri Dragomiloff’a ise tapıyorlar neredeyse ama verdikleri söz sebebiyle onu öldürmek konusunda kesinlikle geri adım atmıyorlar. Hall ise bu deliliğin ortasında her iki tarafı da vaz geçirmeye çalışmakta. Ama boşuna bir çaba bu. Kararlılık bu adamların tüm ruhuna sirayet etmiş durumdadır. Bu arada durumu daha da karıştıran bir şey daha vardır, Dragomiloff’un yeğeni (!) Grunya, Hall’un sevgilisidir.
Kitap gerçekten de bir çırpıda okunup bitirilecek türde. İnanılmaz sarıyor. Hani bazen okuduğunuz kitaplardan tatmin olmadığınızda okuma eyleminden sıkılır gibi olursunuz ya işte bu durumun ilacı bu kitap. İnsana tekrar okuma hevesi kazandırıyor. Otur ve beni bitir diyor kitap.
Suikast Bürosu birçok yönüyle Jack London kitaplarının ortak özelliklerini göstermekte. Bitmeyen bir aksiyonun yanında felsefi bir bakış açısı. Aynı Jack London ’ın hayatı gibi. Kitabın sonunu ise az çok tahmin edebiliyorsunuz. Bu arada Jack London ’ın kimlerden ve hangi kitaplardan etkilendiğine dair bir ipucu da bırakmış kitabın içinde.
İyinin ve Kötünün Ötesinde - Friedrich Nietzsche
Bir Yığın Yük – Jacob
Aylak Sınıfın Teorisi – Thorstein Veblen
Madde ve Kuvvet – Louis Büchner
Bir de tabi ki Jack London ’ın en sevdiği düşünür olan Spencer’dan da yine kitabında az da olsa bahsetmekte.
Farklı bir kitap okumak isteyenlere tavsiye edebilirim bu kitabı. Jack London hayranlarının ise muhakkak okuması gerektiğini düşünüyorum. Son olarak Türkiye’de Jack London kitaplarını genelde İş Bankası Kültür Yayınları yayınlar ama maalesef Suikast Bürosu ’nu henüz yayınlamamışlar. İthaki’den edinebiliyorsunuz bu kitabı. İthaki’de sık gördüğümüz imla ya da yazım hatalarına neyse ki bu kitapta rastlamadım. Çeviri de gayet iyi yapılmış.